Son günlerde Ha ji Won’un yeni dizisi Time We Were Not In Love izliyorum. Erkek oyuncu benim için yeni. Kimyaları da tutmuş beğendim. Dizi bitince onu da yazacağım. Fakat bu arada aklıma Ha Ji Won’un eski bir dizisi geldi. Dün akşam arkadaşlarla biraz Jo In Sung hakkında da konuşunca adam rüyama girdi. Mutfaktan görünen bir bahçeye kelebek ve arı çeken karışık renkli çiçekler dikmiş. Çiçeklere bir dolu uğur böceği gelmiş. Onları tartışıyorduk. Ne oldu, bir ajummanın rüyasından başka ne bekliyordunuz ki ?
What happened in Bali? Bali’de ne oldu, ya da Bali Story, Bali Öyküsü’nü izleyeli çok oldu. O kadar ki, o zamanlar Jo In Sung’u tanımıyordum bile. Başrolü de So Ji Sub sanıyordum. Dizi boyunca bu çocuğa amma çok rol vermişler, ne sinir, sinirli bir velet diye kızdım, durdum. Sürprizli final kafama başrolün aslında Jo In Sung olduğunu, hadi öyle olmasa bile iki eşit başrol olduğunu dank ettirdi. Şu an düşündüğümde bile o dizideki Jo In Sung ile sonraki dizilerindeki Jo In Sung’u çok farklı buluyorum. Gençlik ve kilo mu, yoksa yaşanmışlık mı ( Çünkü tüm nette Jo In Sung hep estetiksiz olarak geçiyor, ortaokul lise fotolarına bakınca da bir farklılık göremiyorsunuz) nedir bilmiyorum, ama bir kere adamın yüzü daha incelip uzamış. Gözlerine de bir keder yerleşmiş sanki. İlk dizi ve filmlerindeki haliyle şimdiki hali çok farklı geliyor bana nedense.
Neyse efendim dizimiz 2004 yapımı 20 bölüm. Lee Soo-jung ( Ha Ji Won ) hayırsız bir erkek kardeşi olan öksüz bir tur rehberi. Hani çok çalışan iyimser kızlar vardır Kore Dizilerinde para biriktirirler paralarını kardeşleri alır, ya da dolandırılırlar ve o yakışıklı adamlara muhtaç kalırlar ya, hah işte Ha Ji Won onlardan. Jo In Sung’a gelince Jung Jae Min karakteriyle, zengin, burnu büyük, hayırsız, eğlenmeye düşkün, çocuksu, bencil, Pax Group’un en bir küçük oğlu. Abisi ve babasından habire papara yiyor. Özellikle babası resmen dövüyor çocuğu yahu. Bu filmlerdeki ebeveyn teröründen de gına geldi bana.Bu Kim Hyun Joong dayak olayı çıktığında da Netizen’ler bir dolu yorum yapmıştı. Aslında Kore’de aile içi şiddet pek yaygın bizdeki gibi. Kadınlar hakkındaki atasözlerinden birinde kadının deri gibi ne kadar dövülürse o kadar yumuşak olacağını söylüyor. Yani bu konuda da benzeriz, bizde de kadının karnından sıpayı sırtından sopayı eksik etmemek gerektiğine dair veciz atasözü hepinizin malumu. Aslında tüm dünyada bu tarz sözler var, ne zaman bunlar azalarak yok olacak o zaman belki bir ümit var diyeceğim. Dizimize dönersek, So Ji Sub da fakir ama, okumuş ve zeki bir genci oynuyor. Alt sınıftan, annesinin lokantası var. Jung Jae’nin işletmelerinden birinde çalışıyor. Bir de ikinci kızımız var. Park Ye Jin. Bu kız da hem Jo In Sung karakterinin nişanlısıyken,( Zengin çoğu ikinci kız karakterindeki gibi ) hem de So Ji Sub’un eski sevgilisi. Yani sizin anlayacağınız yine kimin eli kimin cebinde belli değil. Bu dörtlü, bir biçimde Bali’de tatilde bir araya gelirler. Tur rehberleri Ha Jİ Won’dur tabii ki. Olaylar da ondan sonra devam eder gider. Kızlar bir o çocuğa bir bu çocuğa meyleder, erkekler daha kararlıdır, ikisi de aynı kıza yönelir.
So Ji Sub burada daha yumuşak ve aklı başında bir karakteri oynuyor. O yüzden daha tercih edilesi olabilir. Öte yandan Jo In Sung da tutku , kıskançlık ve çaresizliğin dibini yaşayarak, pek çok duyguyu bir arada yansıtabiliyor. Ağlaması, gülmesi,kıskanması, öfkesi, hepsi ayrı seyredilesi bence.
Kız aslında kimi seviyor, seyredip görün derim. Son olarak sürpriz sondan söz etmeden geçmeyelim. Elliden fazla dizi izledim, bunun gibi son görmedim. Yalnızca bu kadarını söyleyeyim.
Oyuncuları sevenlerin kaçırmaması gereken bir dizi bence. Buyrun burada koca bebek Jo In Sung :