Daha önce de söylediğim gibi ben tarihi dizi sevmiyorum. Şimdiye kadar Rooftop Prince ve Sungkyunkwan Scandal dizilerini izledim, o da Yoochun oynuyor diye. Biri de zaten fantastikti. Sonra Moonlovers ve Moonlight Drawn by the Clouds’u birlikte izlemeye başladım. “E peki, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu ? “diyeceksiniz. Valla bu öyle bir dizi ki, bence tarihten çok , sevimli bir aşk öyküsünü anlatıyor. Öbür dizi biraz daha entrika, savaş, rekabet filan içeriyor ve iki dizi çok karşılaştırıldı. Love in the Moonlight yüzde yirmileri geçen ratingi ile Lee Jun Ki ve IU’nun dizisinden daha fazla izleyici topladı Kore’de. Bunda Lee Jun Ki ve Kang Ha Neul dışındaki kalabalık kadronun, averaj oyunculuğunun etkisi olabilir. Aslında iki diziye de aynı anda başladık eşimle, o IU’yu beğenmedi ve diziye devam etmedi. Uluslararası seyirci çoğunlukla Moonlovers’ı tercih etti. Ben doğuştan Koreli olduğum için ( ! ) Koreliler gibi Park Bo Gum ve Kim Yoo Jung’un dizisini daha çok sevdim. İnanılmaz bir şey ama, eşim Park Bo Gum için “Bu çocuk nasıl rol yapıyor yahu, ne içten oynuyor” bile dedi.
İlk kez tarihi dizide oynayan Park Bo Gum’un partneri 16 yaşındaki Kim Yoo Jung’du. Ufaklık olmasına rağmen kızın 13 senelik oyunculuk geçmişi var. Ülkenin küçük kız kardeşi olarak bilinen Jung buna rağmen ilk yetişkin rolü için küçük bulundu. Yaptığı makyajın aşırı olmasından tutun da zaten hepi topu iki tane olan öpüşme sahnesine bile ( o da öpücük sayılırsa, zavallı Bo Gum korkudan dudaklarını kızın dudaklarına değdirdi sadece ) laf edildi. Şimdi kızın oyunculuğunun hakkını vermek lazım, gözleriyle bile her şeyi anlatıyor. Bir de erkek , daha doğrusu hadım kılığındayken sevimli, ama kız kılığındayken afet güzel bir şey oldu. İşte kızımızın küçüklükten başlayan bir iki fotoğrafı . Bu arada tarihi dizilerdeki oyunculuğundan dolayı kendisine Sageuk / ( Kore Tarihi dizisi) perisi deniyormuş.
Dizi tanıtım videosuna gelince hala açıp açıp izliyorum. Park Bo Gum’un bombastic dansı yaptığı video. O ne karizma, o ne komiklik, muzipliktir. Ray Banli Prens 🙂
İkinci erkek B1A4 grubundan Jin Young’tu. İdol olmasına rağmen kötü bir oyuncu değil. Dizinin sonuna kadar iyi ikinci erkek karakterini gayet güzel taşıdı, beklentisizce. İkinci kız ise Chae Soo Bin’di. Bana pek de sevimli gelmedi, az ezik bir tipi vardı.
Tabii bir de prensin kankası vardı önemli rol olarak. Aslında prens, ikinci erkek ve Kwang Dong Yeon’un oynadığı Byung Yeon üçlüsü çocukluk arkadaşlarıydı.
Tabii ki kral, kraliçe, kralın kızkardeşi, ona yanık komik çocuk, hadımlar, şer cephesinin başı ve ikinci erkeğin dedesi başbakan filan kadro epey şişkindi. Ama hepsi de iyi seçilmişlerdi.
Şimdi efendim konu da şu. Babası başbakanın ve Kim sülalesinin yönetimi altında ve annesi zamanında Kim sülalesince öldürülmüş şirin prensimiz sarayda lay lay lom yaşamaktadır. İşi gücü eğlence. Kızımız da aşıklara aşk mektubu yazıp, tiyatro oyunları oynayan ve asıl adı Ra On olmasına rağmen annesince küçüklüğünden beri erkek olarak yaşaması için zorlanan, – bir süre sonra annesi de kaybolmuştur- Sam Nom. Bir biçimde sarayda hadım olmak zorunda kalır. Nasıl olduğunu izlersiniz artık. Prensle prensin tebdil-i kıyafet gezdiği zamanda karşılaşmışlardır. Hatta kız onu bir çukurun dibinde bırakıp gitmiştir :
Tabii saraya gelince bu fütursuz çocuğun ( ! ) sarayda kalması için çok uğraşır prens, çünkü ona arkadaşı gibi davranmıştır.
Sonra saraydaki komik durumları başlar. Bundan sonrası tam eğlence işte. Park Bo Gum’un da, Kim Yoo Jung’un da mimikleri harika. Unutulmaz pek çok sahne var. İkisi de sevimlilikten yıkılıyorlar. Bu açıdan başrolün kızken erkek olması konusu içeren dizilerin içinde en sevimli bulduğum diyebilirim. O dizileri şurada yazmıştım.
Kızın niye erkek olarak yaşamak zorunda olduğu, prensin annesini kimin neden öldürdüğü, isyancılar, kaypak, sütü bozuk bakanlar, prensin bunlara karşı koyması, kankasının sırrı, ikinci erkeğin hayatı hep ikilinin aşkının yanındaki konular. Bu tip dizilerin en heyecanla bekleme süreci, çocuğun kızın kız olduğunu anlama noktasına kadar tırmanır. Biz özellikle ilk öpücüğün kız olduğunu bilerek mi, bilmeden mi gerçekleştiğini merak etmiştik.
Park Bo Gum’un mimikler, gülüşler o kadar sevimli ki, ben artık Bo Gum’u hep izlerim :
Kızımız da su gibi güzeldi :
Çocukluktan :
Hemen hemen her klasik sahne vardı.
Hele bu sırtta taşıma işinde bahçede bir Allahın kişisi yoktu, ne biçim saray anlamadım, bir muhafız da mı olmaz 🙂 Bunlar köşelerde oyun oynuyorlar kimse görmüyor.
Kızın kız olduğunu öğrendikten sonra Ra Ona dedi durdu yavrucak 🙂
Bir de bilezikleri vardı. Biri mavi diğeri pembe, sonsuza kadar ayrılmasınlar diye almıştı prens 🙂
Aşağıdaki sahne de unutulmaz, izleyenler ne olduğunu biliyor, izlemeyenler de izleyince anlayacak 🙂
Bo Gum o benim insanım dedi dizide, sonra da OST’lardan birisini söyledi. Bu aralar sürekli dinliyorum. Park Bo Gum’un My Person’ı için şuraya, Gummy’nin OST’u için şuraya bakabilirsiniz.