Son zamanlarda arada zamanım olursa eskilerden izlemek istediğim bazı dizileri aradan çıkarmak istiyorum. Bunu yaparken de önyargılı olduğum bazı oyunculara da yeniden şans veriyorum ki Lee Seung Gi de bunlardan biriydi. Shin Min Ah’ı sevmeme rağmen My Girlfriend is a nine-tailed fox’u izleyememiştim zamanında. Nedendir bilmem. Belki bu diziden sonra ona da bir kez daha bakarım. Çünkü Lee Seung Gi artk izleyemeyeceğim oyuncuların arasında olmayacak gibi duruyor. Gerçi bazen fantastik dizileri izleyesim gelmeyebiliyor. Bilim kurgu seviyorum da, iş fantastiğe gelince senaryonun çok iyi yazılmış olması gerekiyor sonunu getirmem için. Hoş bazen de kafa boşaltmak için izleyip geçiveriyor insan bazı dizileri, o anki ruh durumuna bağlı olarak. İşte ben 2012 yapımı 20 bölümlük bu diziyi izleyip bitirdim iki günde. Sonra İstanbul dışındaydım, net yoktu filan yazmaya fırsat olmadı. Hatta saçma mı saçma bir Çin dizisi de izledim, bundan sonra, onu da yazacağım.
Dizinin erkek oyuncusu için ilk önce Lee Byung Hun’a teklif gitmiş , kabul etmemiş. Sonra Jo In Sung, ondan sonra da Lee Je Hoon reddetmiş teklifi. Sonunda rol Lee Seung Gi’ye kalmış. Açıkcası bence en iyisi de bu olmuş. Hele Lee Byung Hun ve Jo In Sung iyice ağır kalırdı dizi için. Haa Jo In Sung’un What Happened in Bali hali sulu zırtlaktı, doğru, ama yine de ihalenin Lee Seung Gi’ye kalması iyi olmuş.
Bu dizinin kadın oyuncusu Ha Ji Won. Rol yapamıyor diyen pek çok kişinin aksine ben çok da kötü olmadığını düşünüyorum. Ayrıca aksiyon dizilerinde dublör kullanmadan oynayan bir kadın oyuncu ki yalnızca bu bile taktir edilesi. Ayrıca kızın bacakları çok güzel değil mi ya, o minilerle harika duruyor. Lee Seung Gi’den büyük olduğu da hiç belli olmuyor, hadi 2012’yi geçtim, kız 2019’da bile hala taş. Ben Secret Garden‘da Hyun Bin ile uyumunu çok sevmiştim. Secret Garden’da olanca klişeleriyle hala açıp açıp bazı sahnelerini izlediğim bir dizidir. Cadı anneden , ikinci erkeğe, ilk kez bu dizide gay rolünde izlediğim Lee Jong Suk ve benim için hep Oska olarak kalacak Yoon Sang Hyun’a kadar her bir karakter gönlümde yer etmiştir. Neyse efendim konumuz Ha Ji Won. Burada Kuzey Koreli bir subayı canlandırıyor. Babası da bakan.
Lee Seung Gi ise kral. Diziyi izlemeyenlerin kafası karışmıştır şimdi ne kralı, dizi günümüzde geçmiyor mu diye. Dizi günümüzde ama Güney Kore’de krallık olan bir gerçeklikte geçiyor. Aslında başta kral ve kardeşinin çocukluklarını görürüz. Hatta dizinin kötü adamı John Mayer de onlarla aynı okuldadır. Sonra büyük ağabey kral olur, yani Lee Sung Min. Çapkın, öfkesi burnunda, kaygısız küçük kardeş ise zor bela askerliğini yapmış terhis olmak üzeredir.
Kuzey ve Güney’i yakınlaştırmak ve emperyalist devletlerin devletin içişlerine burnunu sokmasından kurtulmak isteyen kral ağabey Uluslararası Subaylar yarışmasına Kuzey ve Güney’in tek takım halinde katılmasını arzular. Takımda da kardeşinin bulunmasını ister. Kardeş yapılan baskılar sonucu gruba girmek zorunda kalır. Kuzey takımında da Ha Ji Won başkandır. Güneyde babası danışman olan Eun Shi Gyung yani Joo Jung Suk da vardır. Üniforma da çok yakışmış beyefendiye, iyice karizmatik olmuş. Dizide de çok düzgün bir adamdı. Sonra da prensesle yakınlaştı.
Şimdi efendim dizide doğal olarak sürekli bir Kuzey Kore eziklemesi sürdü gitti, fakirler, kabalar, estetik duyguları yok, köylüler, vahşiler, katiller, habire bir küçümseme. Gerçi gerçek dünyada da böyle sanırım. Hep kendilerini övme, Güney’deki her şeyin güzellemesi. Kuzey Kore içine kapalı bir toplum. Orada neler olup bitiyor, çok da fazla bilmiyoruz. Benim epey merak ettiğim bir ülke aslında. Kuzey Kore aksanını da çok ilginç buldum. 2019’un ikinci yarısında Hyun Bin Love’s Emergency Landing dizisinde Kuzey Koreli bir subayı oynayacak Son Ye Jin’in karşısında. Onun aksanını da büyük bir merakla bekliyorum. Gerçi Hyun Bin’i görünce aksanını duyabilecek miyiz şüphedeyim, ama olsun, en azından benim gibi ajummalar kesin duyar 🙂
Dizinin senaristi Hong Jin Ah, Beethoven Virus, Marry me if you dare ve Madame Antoine’ ı yazmış. Dizinin üç yönetmeni var, ikisi yerinde sayarken bir tanesi yürüyüp gitmiş. O da Jung Dae Yoon. Hangi dizilerin mi yönetmeni ? Arang and the Magistrate, Jung Yi Goddess of Fire, Cunning Single Lady, She was pretty, W Two Worlds apart, I am not a robot.
Lee Sung Min’i çok severim, çok yetenekli adamdır. Burada da şeker mi şeker bir kral olmuştu. Bir suikast sonucu ölünce yerine bizim hayırsız geçti, ama birden ciddi , çalışkan, atak filan bir kral olması pek inandırıcı değildi. Gerçi evlenmeden önce evde elini hiç bir şeye sürmeyen bazı kızlarımız da evlendikten sonra analarına çekip düzgün bir ev kadını olabiliyorlar, belki burada da öyle olmuştur.
Kim Hang Ah ( Ha Ji Won ) Güney Koreye geldiğinde gördüğü her billboarddaki oyuncuya yürüdü, hepsi de daha önce birer dizide oynadığı oyunculardı. Bu göndermeler sadık Kdrama izleyicisinin bayılacağı inceliklerdi.
Ha Ji Won hemen hemen hep güçlü kadın rollerdedir. Aslında kendisine cuk oturacak amiyane bir tabirim var, ama hem ayıp olacak, hem de her şeyi erkek üzerinden değerlendirip sözcüklere döken yaklaşım artık iyiden iyiye sinirimi bozmaya başladı yazmayayım. Bu arada hem Lee Seung Gi’yi askeri disipline sokmaya çalışan hem de çok duygusal ve saf olan bir karakter yaratmışlar. Bu da pek inandırıcı değildi bence.
Çapkın halleri sevimliydi itiraf edeyim. Bir de beklenmedik anlarda normalde bulunmaması gereken bir yerde beliriveren gamzesi de hoş. O yüzden seni bundan sonra da izleyebilirim Seung Gi bey 🙂
Şimdi 20 bölümlük diziyi atlamadan izledim desem yalan olur. Kötü adam John Mayer’in pek çok sahnesini atlattım. Yahu o ayrıntıları izlesem ne olur izlemesem ne olur. Bir de sevimsiz adam, sormayın gitsin.
Jo Jung Suk’a gelince senaristin gereksizce ona biçtiği sona rağmen, her saniyesi zevkle izlenen bir karakter olmuş. Ben Jo Jung Suk gibi adamlara çok şaşırıyorum. Çok yakışıklı değiller, ama bir karizma var, nice yakışıklıya tercih edilesiler. Tabii beyimiz güzel sesiyle de meşhur, dizide de şarkı söyledi. Çok da iyi oyuncu, o yüzden artık hiç bir dizisini ve filmini kaçırmamaya çalışıyorum. Nokdu Flower’da nasıl ağzım kulaklarımda izliyorum çizdiği karakteri anlatamam. Tabii bu dizide hemen hemen her şey klişe, abartılı, ama klişelerin köpeğiyiz zaten. Başka dizilerde izlesek bu ne saçmalama deyip kapatacağımız sahneleri ağzımız kulaklarımızda izlememize ben hala anlam veremiyorum. Siz verebiliyor musunuz ?
Mesela şu sahnede esas kız kendisini öldürmekle tehdit ediyor, o salak kötü adamın yanında. E öldürürsen öldür yani, çok da fifi 🙂
Dizide evlenmeler, ayrılmalar, kavuşmalar, birbirini kurtarmalar, yanlış anlaşılmalar, kıskançlıklar, ihanetler ne ararsanız sürüsüne bereket var.
Bu üstteki sahne resmi evlenme teklifi efendim. Hoş evlenme teklifine kadar her şey olup bitmişti de neyse. Zaten bu son sahne filan da değil, daha çook şeyler olacak. Sahnenin kendisini de verelim, şurada.
Şöyle dizi müziğinden örnek verelim.
Burada da Seung Gi Japonya’da şarkılardan birisini söylüyor bizzat 🙂
İkinci çiftimizden bir sahne, prenses piyano başında Jo Jung Suk söylüyor. İşte burada.