Şimdi böyle yazdığımı görenler yine güzelliğe taktı ajumma diyecekler, ama benimki sadece gerçeği dile getirme, yoksa bu şaşı kızı çok seviyorum. Hani bazı siyam kedileri olur, şaşıdır ama çok sevilesidir. Bu yavru da öyle. Daha önce Jang Keun Suk ve Kim Jae Wook ile oynadığı Marry me Mary / Mary Stayed out all night’ta da iki yakışıklı oğlan peşindeydi, burada da yine öyle. Moon Geung Young’tan söz ediyorum, çocuk yıldız olarak başlayan, Autumn In my Heart dizisi ile ünlü olan, Ülkenin kız kardeşi lakabını taşıyan, My Little Bride filminde Kim Rae Won ile oynayan, bir süre Kim Bum ile çıkan kız.
Kızımızın partneri ise daha önce Strongest Deliveryman ve Two Cops‘ta izleyip sevdiğim, gamzeli Kim Seon Ho.
Dizimizin neredeyse tüm başrolleri polis. Metro suçlarıyla ilgilenen birimin başında gamzeli polisimiz var, kızımız ise çaylak polis.Metroda herkesi soyan hırsızlar ve bir de seri katil var. Dizi boyunca onları yakalamak için çalışıyorlar. Ama tabii konu bu kadar basit değil. Kızımızın otistik ikizi metroda kayıptır ve onu bulmak için polis olmuştur. Beyimizin ise annesi alzheimer’dır, cinayet masasından bu yüzden ayrılmış ve pasif görev yapmaktadır. İkinci kız emniyet müdürünün kızı ve polistir, ikinci erkek de onunla çalışan polistir yine.
İkinci kız daha önce W Two Worlds’te ve Romance is a bonus book‘ta ve Something in the Rain’de izlediğim ikinci kız Jung Eugene.
İkinci erkek Ki Do Hoon’u Should We Kiss First’te izlemişim ama hiç anımsamıyorum.
Dizi son dört bölüme kadar iyi geldi. Başrol uyumu çok hoştu. Çoğumuz keşke romantik komedi olsaydı bu dizi dedik. Aile ilişkileri, alzheimerlı bir anne ve otistik bir kardeş ile yaşamanın güçlükleri çok iyi yansıtılmıştı. Kim Sun Ho’nun canlandırdığı Ko Ji Seok annesi kendisini tanımadığı genç kızlık yıllarında kaldığı için babası kılığında annesiyle görüşüyordu. Hem şivesi hem de giyimi pek hoştu.
Anneyi deneyimli oyuncu Song Ok Suk canlandırdı.
Dizinin iki yerinde Kim Sun Ho hepimizin gönlünü çaldı. Biri partnerini döven sporcu ile dövüşüp, dayak yemesi ve bu arada onu da dövmesi sahnesiydi. Diğeri de kızı suçlayan iş arkadaşlarına ” Ona acımıyorum, onu anlıyorum.” dediği sahneydi.
Kızın asi bir polis oluşu, kimseyi dinlememesi, delirdiğinde gözlerinin manyak manyak bakması bana When the Camellia Blooms’taki Yong Shik’i anımsattı. Kim Sun Ho’nun abartısız, sevimli, içten karakteri de diziyi bitirmeme yol açtı.
Dizinin en kötü yanı senaristlerin ters köşe yapacağız diye son dört bölümde her şeyi zorlama ve mantıksızlık sınırına taşımasıydı. Bütün manyaklar bir araya toplanmış gibiydi ve dizinin seri katil ayağı beni çok tatmin etmedi.
Ama ekip sevimliydi.
Son olarak bu şapşik ikiliyle bir romantik komedi çekin, bayıla bayıla izlerim.
Dizi müziği burada.