Çekileceğini duyduğumuz andan beri heyecanlandığımız, her oynayan bölümden sonra üzerinde günlerce konuştuğumuz, başrol çiftin aşk hayatını diziden çok merak ettiğimiz masalsı dizi başladı ve iki kez ara vermesine rağmen bu hafta bitti. Biz hala Hyun Bin ve Son Ye Jin’in gerçekte çıkıp çıkmadıklarını konuşuyoruz. Dizi muhtemelen bazı bölümlerini açıp açıp izleyeceğim bir dizi olacak. Tüm Kore dizileri içinde çift kimyasının çok iyi olduğu dizilerden oldu, ayrıca özellikle son bölümü kablolu kanalda gösterilen diziler arasında Goblin’i de geçerek ikinci sıraya yükseldi. İlk sırada JTBC’nin hala izlemediğim Sky Castle’ı var.
Çift biliyorsunuz daha önce The Negotiation filminde birlikte oynamıştı ve sonrasında bir markette alışveriş yaparken yakalanmışlar, çıktıklarına dair dedikodular alevlenmişti. Tabii reddetmişlerdi, ayrıca Son Ye Jin’in tercihinin kadınlardan yana olduğuna dair pek çok da dedikodu vardı. Yine de biz ikilinin yeni dizi projesini heyecanla karşıladık.
16 Bölümlük dizi tvN kablolu kanalında yönetmen Lee Jung Hyo ve senarist Park Ji Eun işbirliğiyle yayınlandı. Yönetmen I need Romance 2012, Heartless City,A witch’s Love,The Good Wife,Criminal Minds, Life on Mars, Romance is a bonus book dizilerinin yönetmeni.
Senariste gelince Park Ji Eun, My Love From the Star, The Producers, The Legend of the Blue Sea dizilerini yazmış.
Dizi eleştirisine geçmeden önce başrol çiftimizin daha önce yazdığım dizilerinin linklerini de vereyim, belki izlememiş olanlar bir göz atmak isterler. Hyun Bin için tabii ki Secret Garden, My Name is Kim Sam Soon, The Worlds Within, Hyde Jekyll me, Memories of the Alhamra, Come Rain Come Shine.
Son Ye Jin içinse Personal Taste, Something in the rain, Alone in Love dizilerini ve Classic filmini yazmıştım.
Konuya gelince bir chaebol ailenin en büyük kızı ki kendisinin başarılı bir güzellik ürünleri şirketi vardır ve ailede bir üvey anne ile iki kafasız üvey kardeş vardır hükümranlığa oynayan, yamaç paraşütü yaparken Kuzey Kore’de tabiri caizse bir askerin tepesine düşer. Bu yakışıklı asker de sıradan bir asker değil, istihbarat servisinin başının oğludur. Tabii aşk, eskiden karşılaşmış olma, fated to love you, kader kısmet, umutsuz aşk temaları eşliğinde var olan nişanlı, eski aşk filan unsurları devreye girer, önemli olan nedir ? Bu karşı konulamaz kimyanın bize sunulma şeklidir tabii ki. Tüm o akılda kalıcı sahneler. Çünkü itiraf etmek gerekir ki Kuzey Güney Kore arasında tüm o gerilim varken senaryo yazmak kolay değildir. Nitekim aşırı sağ partiler hemen Kuzey Kore nasıl övülür diye araya girmiştir.
Tabii ki dizinin Kuzey Koreli danışmanları vardır ve dizinin Kuzey Kore’de geçen bölümlerinin çok realist olduğu söylenmektedir. Ama Kuzey Kore’de şimdi yaşayanlar diziyi izleseler küçük düşürüldüklerini mi söylerler, yoksa diziyi beğenirler mi bilemeyiz. Örneğin tüm o fakirlik söylemleri karşısında Güney Kore’de her şeyin bulunabiliyor olması, NİS üyelerinin Kuzey Koreli askerler casus gibi değil de arkadaş gibi davranması, Japonya işle yapılan milli futbol maçında askerlerin Güney Kore takımı yanında olup , işte aslında biz aynıyız, düşman başka yerde mesajı vermeleri, kızın Güney Kore’deki ailesinin kötü olup, Kuzey Kore’deki ajumma ve askerlerin kendisine kız kardeşleri ve erkek kardeşleri gibi davranması. Aslında belirli bir birleşme mesajı verilmek isteniyor. Ama ne kadar gerçekçi olduğu tartışılır. Tamamen bir fantastik dizi. Öte yandan aşkı izlemeyi seviyorsunuz ve sonuna kadar hem ana çiftin hem de yan çiftin mutlu olması için dua ediyorsunuz.
Kızın çocuğun tepesine düştüğü andır. Biz düşsek çamura düşeriz, şansa bak. Bu sahnede Hyun Bin’in gülümsediği an efsane tabii.
Hyun Bin’in öldürülmüş ağabeyini Ha Seok Jin oynadı. Özlemişiz.
Şu üstteki karelere bakalım. Öğrendik ki Kuzey Kore’de kadınlar saçlarını açıp dolaşmazlarmış. Usturuplu bir biçimde bağlanmaları beklenirmiş. Hyun Bin bizim de saçımızı bağlasa diyenler çoğaldı tabii ki. Bu kicibe de şanslı vallahi. Daha önce de Jung Hae In’e yaptırmıştı saçını. Lee Min Ho’ya da kurutmuştu.
Tabii güzel sahnelerin hemen fanartları yapıldı.
Hem Son Ye Jin’in, hem de Hyun Bin’in nişanlısı rolünü oynayan Seo Ji Hye’nin tüm giydikleri markaydı. Pazardan alınan etek bile 🙂
Güzel sahneler demiştik değil mi ? Hyun Bin’e bir domates fidanı hediye eder Son Ye Jin, o da o andan itibaren kendisini ” Tomato cultivator” domates yetiştiricisi olarak tanımlar. Güneye geçtiğinde online bilgisayar oyunu oynadığında nick’ini seçecek kadar. Oyun oynarken ise hangi müzik çalar dersiniz ? Tabii ki Memories of Alhambra müziği.
Bu kalp işareti ne işler açtı başına Jung Hyuk’un . Sadece ona yaptığını sandığı işareti Se Ri tüm takıma yapınca nasıl somurtmuştu 🙂 Güzelim RiRi couple.
Bence Kuzey Kore sahneleri, Güney Kore sahnelerinden çok güzeldi, daha naifti bir kere. Çocuklar, mahallenin ajummaları.
Kaybolan Se Ri’yi elinde kokulu mumla pazarda arayan Ri Jung Hyuk :
Aksiyonu da bol bir diziydi. RiRi çiftimiz birbirini sırayla ölümden kurtardı.
Bu arada yan rollerde Seo Ji Hye ve Kim Jung Hyun başrol çiftimizi rahat bıraktıktan sonra birbirlerine düştüler ya, işte o noktadan sonra izlenesi oldular. Çok da sevimli bir çifttiler, ama sonları pek hazin bitti maalesef.
Çiftimiz Jung Hyuk’un aile evinde de çok şirindi. Aşklarını gören babanın ahlanıp vahlanması da çok komikti.
İkilinin ve bir kdrama aşığı, bir bilgisayar oyunu tutkunu, bir huysuz, bir de yakışıklıdan oluşan askerler ve herkesi dinleyen memurumuzdan oluşan ekibin Güney Kore maceraları ve başrol çiftimizin gelişen aşkı izlemeye değerdi.
Şimdi düşününce sevdiğim ne çok sahne olduğunu fark ettim. Her şey gerçekçilikten uzaktı, çok masalsı bir diziydi, ama çok hoşuma giderek, hoşumuza giderek izledik yoboyla.
Güney’deyken birlikte evde içki içtikleri bir sahnede Ri Jung Hyuk “Burada kalmak istiyorum, seninle evlenmek istiyorum, çocuğumuz olsun istiyorum.” dedi. Se Ri kız çocuklarından hoşlandığını söyledi, Ri Jung Hyuk da ikizleri sevdiğini. Bu sonuçta bir dizi, ama aslında aynı milletten olan iki ayrı ülkenin insanlarının birbirlerinden ayrı olmaları düşüncesi kalp kırıcı. Tabii şimdi politikaya, inançlara, savundukları görüşlere filan girmeye gerek yok, en basitinden insani yanıyla ele alınca durum gerçekten acı. Dizi sonunda da İsviçre bölümlerinde çekilen alternatif bir sonda düğün ve hamilelik sahneleri varmış, bu sahneler ve Seul’de geçen bir başka sahne tepki alacağı düşüncesiyle kullanılmamış. Yani biz izleyiciler çiftimizi evli, mutlu, ikiz çocuklu olarak göremedik. Ama bu kadarına da şükür dedik. Senarist ikinci çifte de mutlu son yazmadı. En azından başrol çift bir biçimde bir araya geldi diye teselli bulduk. Hepimiz çiftin reeldeki ilişki durumu için alert durumdayız tabii, olursa altınımızı alır, gideriz düğüne. Olmazsa da sağlık olsun. Bize geçirttikleri hoş saatler adına.
Dizi müziği şurada. Uzun bir aradan sonra IU’da dizi için bir parça söyledi. İşte şurada.
Davichi’nin Sunset’ini de görüntülü ekleyelim. İşte şurada.