Kim Eun Suk’un ustalık eseri The King : Eternal Monarch bitti, ama biz de bittik. Biz dediysem, dizideki her noktayı anlamaya çalışan,çoklu dünyalar, paralel evrenler, kuantum fiziği, çift yarık deneyi, belirsizlik ilkesi yok eşevrelilik bilmemne diye diziyi didik didik edenleri kastediyorum. Yoksa aklı olan “Lee Min Ho yine çok yakışıklı, Woo Do Hwan’ın karizması yeri göğü tutmuş, Kim Kyung Nam da pek hoşmuş, Maximus ne güzel at, keşke benim de olsa!” diye izleyip, diziyi görsel şölen addedip bitirdi. Bir de dizinin karışıklığından dem vurup, bu konuyla uzaktan yakından hiç ilgisi olmayanlar vardı, onlar da diziyi yol yakınken yarım bıraktılar olmamış diye. Ama bana kalırsa, Kim Eun Suk çok iyi yazar,neyin sattığını da gayet iyi biliyor. O yüzden de tüm dizileri hep adından söz edilen diziler oluyor. Aslında artık fazla izlenmese de kendi zevki için yazabilecek konuma da gelmiş.
Cagannimin en son Mr Sunshine adlı dizisini yazmıştım.
Secret Garden, Descendants of The Sun, Goblin, The Heirs,Gentleman’s Dignity,The City Hall dizilerinin de yazarıdır kendisi. Lee Min Ho ile The Heirs’te , Kim Go Eun ile de Goblin’de çalıştı hepimizin bildiği üzere. Lee Min Ho askerden dönmüştü, izleyicisi yeni dizisini hevesle bekliyordu. Ben Kim Go Eun ile çalışmasının erken olduğu düşüncesindeydim, daha Goblin çifti aklımızdan çıkmamıştı çünkü. Pek çok kişi de benim gibi düşünmüş olacak ki, esprili fotoğraflar nette dolaşmaya başladı.
İzlemeye başladıktan sonra Kim Go Eun’un her iki dünyadaki karakteri de bana Goblin’deki karakteri anımsatmadı. Tamamen farklı iki karakteri başarıyla canlandırmıştı bence. Lee Min Ho’nun bazı hayranları Kim Go Eun’u yanına yakıştıramadı. Hoş zaten bence onlar kimseyi paşanın yanına yakıştıramıyor ya, neyse. Ben Kim Go Eun’u çok gerçek, sevimli buluyorum, oyunculuğunu da beğeniyorum. Lee Min Ho’nun oyunculuğunu baştan beri çok ahım şahım bulmamama rağmen daha deneyimsiz olduğu ilk dizilerinde bile bir duyguyu geçirme yeteneği vardı. Star ışığı da var kendisinde. Yurtdışında en çok tanınan erkek oyunculardan olması şans eseri değil yani. Şimdilerde oyunculuğunu geliştirdiğini de söyleyebilirim. Açıkcası ben Faith hariç her dizisini zevkle izledim. Onu da tarihi dizi tercih etmediğimden izlememişimdir. Dizilerinin pek çok sahnesini daha sonra açıp açıp izlediğimi de itiraf edeyim. Zaten senaryo, yönetmen, dizi seçimlerini de çok akıllıca buluyorum. Kariyerinde nasıl ilerleyeceğini biliyor Min Ho.
Dizinin paralel iki evreni vardı. Corea Krallığı ve Kore Cumhuriyeti. Biri krallık olmasına rağmen ikisi de günümüz şartlarında moderndi ve dizi karakterlerinin bazılarının her iki dünyada da versiyonu vardı. Olmayan da ölmüştü. Kral yaveri, ya da güvenlik sorumlusu mu diyelim Woo Do Hwan, her iki dünyada da var olan karakterlerdendi. Birinde cool, cesur, yetenekli, diğerinde sevimli, Busan lehçesiyle konuşan , sevimli genç. Her iki karakter de sevilesiydi. Woo Do Hwan başrolünü oynayacağı Hero adlı diziden sonra askere gidecek. 21 ay yok. O yüzden bu diziyi izlemeyenler, sırf onu tanımak adına bu diziyi izlesinler bence. Ufak tefek mimiklerle nasıl iki ayrı karakteri farklılaştıracak yeteneğe sahip görmüş olurlar.
Dizinin üçüncü yakışıklısı Kim Kyung Nam dizide polis memuru kişiliğinin ötesinde bir karakter çıktı. Şimdi spoiler vermemek adına açık etmeyelim ama, dizideki önemi ana başrollerden biri olarak değerlendirilmeli. Daha önce pek çok dizide yan rol olarak izledim kendisini, hep rol çaldı. Bence artık yavaş yavaş başrol olma zamanı gelmiştir diye düşünüyorum. Romantik komediye de , polisiyeye de, seri katile de hemen hemen her role gidebilecek bir potansiyeli var çünkü.
Dizinin kötü adamını Lee Jung Jin oynadı. İyi bir oyuncu. Diziye gerçekten çok şey kattığını söyleyebilirim.
Saray hanımı rolündeki Kim Young Ok bence her girdiği diziyi güzelleştiriyor, ben çok seviyorum haimoniyi.
Dizide romantik anlar vardı, ama öyle çok ateşli öpüşmeler şunlar bunlar yoktu. Zaten şahsen benim öyle bir beklentim de olmadı. Dizinin konusunda öne çıkan bir şey değildi çünkü. Başroller beceremeyeceklerinden değil, senarist ve yönetmenin istekleri o yönde olduğundan.
Şu üstteki kare tabiiki de Goblin’in efsanevi sahnesine göndermeydi. Bu dizide de Woo Do Hwan ve Lee Min Ho bromansı Goblin bromansını aratmazdı. İkili gerçekte de iyi arkadaş oldular sanırım, sahne arkası fotoğraf ve videolarından anlaşılıyordu.
Hareketli, hem romans, hem aksiyon , hem gizem içeren bir dizi olmuş The King : Eternal Monarch. Dizide hiç bir nokta dayanaksız değil aslında. Az bilim kurguyla, fizikle, bilimle ilgiliyseniz alt okumalarla daha zevk alarak izleyebilirsiniz diziyi. Ama okumasanız da olur, öyle izlemek de zevk veriyor. Dizi finali beni tatmin etti, kafamda bazı sorular oluşturmadı değil, ama onların da anlayamadığım gerçekliklerden olduğuna eminim. İlk bir iki bölüm kafanız karışır da bu da nedir yahu derseniz, diziye yine de bir şans vermenizi öneririm. Hele de başrol oyuncularını seviyorsanız mutlaka bitirin. Dizide Lee Min Ho’nun Personal Taste’teki gibi kızın saçını kuruttuğunu fark edecek, Heirs’teki gibi saçını bağlamasına taktığını gülümseyerek izleyeceksiniz. Yalnız tek itirazım kızarmış tavuk sahnelerine hakim bey. Şu Corona günlerinde lokantaya filan gidemez, dışarıdan bir şey ısmarlayamazken o yemek sahnelerini önümüze koymaktan utanmadınız mı ? Ne dediniz ? Hayır , ben evde kızarmış tavuğu o biçimde yapamıyorum, olmuyor bir türlü !