Şimdi efendim ben tenisten menisten anlamam aslında. Heves edip en son tenis oynamaya niyetlendiğimde de kendimi çok yorup, düşüp bayılmıştım. Sonra da tenisin bel sorunu olanlar için iyi olmadığını öğrenmiştim. Fi tarihinde bel fıtığı ameliyatı olmuşluğum var. Uzun süre de çok iyiydim, ama kendimi zorlamayı bırakmadığım için ara ara nüksediyor. Bu sabah mesela eğilip kedi yavrusu severken ne yaptıysam birden tutulup kaldım, ilaç aldım düzelmeyi bekliyorum.
Benim Netflix’ten izlediğim 2019 yapımı bu 42 ya da 40 bölümlük dizinin ( TV’de 42, Online 40’mış ) 2006 yılında Japon versiyonu oynamış. Aslında onu da merak ettim, izledikçe, bir fırsat bulursam belki ona da bakarım.
Bu bir tenis ve arkadaşlık dizisi. Amerika’dan Çin’e babasının yanına dönen Lu Xia, babası tarafından iyi bir tenis takımı olan liseye yazdırılır. Veledi zaten çocukluğundan beri eğitmiş babası, ama onun da en büyük isteği babasını yenmek. Lakin adam şampiyon, gözünü bağlayıp öyle yeniyor çocuğu.
Lu Xia birinci sınıf olmasına rağmen son sınıflardan oluşan asıl takıma kabul ediliyor, neredeyse hepsinden daha iyi oynuyor çünkü. Peşinde de ilkokulda okuyor gözüken bir kız var. Aşk hikayesi olacak diye boşu boşuna beklemeyin, dizinin tamamı “ Ben sana hayran, sen cama tırman!” Biçiminde sürüp gidiyor. Asıl anlatılan tenis kuralları, farklı teknikler, vuruşlar, arkadaşlık, takım ruhu filan.
Çocuklar bölge şampiyonasına nasıl hazırlanıyorlar, her takımda ne kadar sayko oyuncu var, nasıl sakata çıkılır, nasıl idman yapılır, takım oyuncuları arasındaki bromans filan hepsini görebilirsiniz bu dizide. Benim gibi teen dizilerini sevenler için de birebir.
Öte yandan gençler için tenise özendirici bir dizi de olabilir, bizden geçmiş olsa da.