Nuna romansla ilgili yazmak istediğimde bu konuda pek çok dizi izlemiştim. Nuna romanslar içinde sayılan, ama benim izlemediğim tek bir tane kalmıştı. Ajussi ile konuşurken Kore erkeklerinin kendilerinden yaşlı bayanlara ilgi gösterdiğini ve bu tür dramaların çok olduğunu söylediğimde, “E biz de birlikte bir nuna romans izleyelim o zaman.” dedi. Bu dizinin seyredilme nedeni budur efendim.
Şimdi gelelim benim bu diziyi niye izlemediğime. Daha önce Lee Bo Young’ın hiç bir dizisini izlememiştim ve fotoğraflarından gördüğüm kadarıyla bana itici gelmişti. Şimdi bu olayı Ji Sung’a bağlayıp, “Kıskançlıktandır.” demeyiniz, çünkü ben Kill me Heal Me’yi seyretme aşamasına gelinceye kadar Ji Sung’un fotoğraflarına bakıp bakıp, “Ne sevimsiz şey, diziyi de çok övüyorlar ama, buna rağmen izlenir mi? ” demiş kadınım. Ji Sung da bir kez izledikten sonra devleşen bir aktör. Benim listemdeki aktörlerin çoğu öyle zaten. Sonradan hayranı olduğum Jang Hyuk, Joo Jin Mo, Lee Sun Gyun hep başta sevimsiz gelmişlerdi.
Lee Bo Young 1979 doğumlu olup, bu diziye gelene kadar yumuşak başlı kişilikleri oynamış. Bu dizide oynadığı, inatçı, sinirli, tuttuğunu koparan , gıcık avukat karakteri ise onun pek çok övgü almasına neden olmuş. Gerçek bir oyunculuk örneği olarak görüldüğünden. Bir dizi plastik cerrahiden sonra sanırım, Lee Bo Young 2000 yılının Daejeon bölgesinin Miss Kore adayı olmuş. O yıl My Love Eun Dong’un bayan oyuncusu Kim Sarang güzellik kraliçesi tacını takıyor. Lee Bo Young Kore Edebiyatı mezunu, asıl amacı haber sunucusu olmakmış, sonradan oyunculukta karar kılmış. Ji Sung ile Save Last Dance for me setinde tanışmışlar, nişanlı rolü oynarken. Lee Bo Young bir oyuncu ile evlenmek istemediğini söylediğinde Ji Sung az kalsın oyunculuğu bırakacakmış. Ah bu kadınların kaprisi ! Kişiliği baskın bir kadın olduğu besbelli 🙂 Zaten yeni doğan kızları Ji Sung’a benzetildiğinde de bozulması bunun en açık göstergesi .
Neyse efendim başrol erkeğimiz de Lee Jong Suk. Onu ilk kez çoğunuz gibi Secret Garden’da gay besteci rolünde fark etmiştim, garip bir aurası vardı. Hala çok çocuksu olduğunu düşünmeme karşın, iyi bir oyuncu olduğunu söyleyebilirim. Daha sonra Pinocchio’da izledim kendisini. Burada lise öğrencisi Park Soo Ha rolünü oynuyor. Dizimiz az polisiye, az dram, romantik komedi olduğu gibi fantastik de. Fantastikliği de Park Soo Ha’nın zihin okuma yeteneğinden geliyor. Her daim bende olsa bu yetenek iyi mi olurdu, kötü mü diye düşündüğüm bir konu. Kızımız gözlerini görmesin ve ne düşündüğünü anlamasın diye koruyucu kask filan bile taktı dizide :
İkilinin yolu Park Soo Ha’nın babası ile bir trafik kazası ( Aslında bir kaza değil, öldürme amacıyla yapılmış bir eylem ) geçirmesi sonrası babasının öldürülmesi ve buna şahit olan Jang Hye Sung’un ( Ayrıca ikinci kadın karakter de şahit ) mahkemede tanıklık etmesi sonucu katilin onu öldürmeye and içmesi ile kesişiyor. Minik Soo Ha kızı ne olursa olsun hep koruyacağına yemin etmiştir ve tabii ki kız onun ilk aşkıdır. Bu ilk aşk olaylarını da anlamıyorum. Küçükken bir iki kez gördüğün kız ya da erkek hemencecik ilk aşkın oluveriyor. Fakat çocuk ilk aşkı olarak gözünde büyüttüğü kadının ne pis pasaklı bir şey olduğunu görünce az kalsın vazgeçecekti. Lee Bo Young ise her kadının sabah uyandığında aynı pasaklılık içinde olduğunu kabul ettirmekte inatçıydı :
Kızın küçüklüğünü bir ara dizilerdeki tüm kadın başrollerin küçüklüğünü oynayan Kim So Hyun oynuyor elbette. Ama Kim So Hyun nasıl olup da Lee Bo Young’a dönüşebilir derseniz, ben de bilmiyorum, o kadar alakasız iki kişilik. Allahtan Kim So Hyun büyüdü de, onun bunun şunun küçüklük hali olmaktan kurtuldu.
İkinci erkek kamu avukatı Cha Kwan Woo rolündeki Yoon Sang Hyun namı diğer Secret Garden’ın sevimli Oska’sı. Burada o kadar genç ve düzgün bir karakteri oynuyor ki, ilk bakışta “Kimdi bu yaa ??” dedim. Bir de Secret Garden’daki o abartılı panter idol kıyafetleri filan habire gözümün önüne geldi durdu. İşte önce Oska 🙂
Dizide idealist avukatımız, ikinci erkek davalara girdikçe beklentilerini normal ölçülere taşımaya başladı. İki avukat, deneyimli avukatla birlikte birbirlerinden çok şey öğrendiler. Biz de onların girdikleri davalarla Kore’de adalet sistemini az biraz da olsa öğrendik. Bu arada ikinci kızımız da, savcı rolündeydi. Dizi boyunca kendisinin hangi noktadan hangi noktaya geldiğini görüp insan olma aşamasını izledikçe kendisine kızamadık acıdık.
Kızımızı kamu avukatlığına kabul eden yargıçları sonra mahkemelerde de gördük. Başka avukat savcı yargıç yokmuş gibi her davaya aynı grup girdi. Yargıç grubu sevimlilikten ölecekti. Çok şirin sahnelere imza attılar :
Katil rolünü oynayan aktör, daha önce Yong Pal’da kötü doktor rolü oynamıştı. Bu adam geçenlerde Yoochun’ın aldığı ödülü de Shin Se Kyung’a teslim eden ikiliden biriydi.
Kim Hae Sook dizide Bo Young’un annesini oynuyordu. Akılda kalıcı bir karakter çizmişti.
Dizide Jong Suk’un okul arkadaşlarının ikisi ön plana çıkıyorlardı. Biri ikinci kız diyebileceğimiz karakter. İkisi de çok sevimliydi. Onlarla olan sahneleri severek izledim :
Katil bizim ikilinin peşinde olduğu için dizinin heyecan dozu hiç düşmedi. Hukukla ilgili sahnelerde ve mahkemelerde hayat dersleri verildi. Aşk sahneleri çok yoğun değildi ama zaten bu ikili sevgiliden çok abla kardeş, iki arkadaş, dert ortağı, hayattaki zorluklara birlikte direnen iki kişiydi. Ama romantik sahnelerde de güzel gözüküyorlardı. Yine de öpüştükleri sahnelerde “Durun ya, Ji Sung var.” demek geçti içimden. Bu arada Nuna romans dizilerinin yapısı gereği, kızın çocuksu yan çocuğun ise olgun yanı ön plana çıkarılmıştı. Dağınık olan kız, derli toplu düzenli olan çocuktu. Bunu yapıyorlar ,çünkü işte çocuk olgun efendi, kendisinden büyük birini sevmeye yeltenebilir demek istiyorlar. Bir de çocuğun kimselerde olmayan zihin okuma yeteneği olması onu ön plana çıkarıyordu. Açıkçası kızın aklını okuduğu sahneler komikti.
Bu aralar Kore Dizilerindeki yara bandı, ya da tedavi etme klişesi üzerine yazsam mı diye düşünüyorum. Daha Oh My Venus’ü yeni bitirdik, oradaki yara bandı önemini unutmadan, burada da kız çocuğun elini bantladı. Bu klişenin olmadığı dizi yok. Hemen ilk yardım çantası çıkar ortaya, en fakir evde bile vardır bunlardan, pansuman yapılır, bant takılır filan. Burada da böyle bir sahne vardı tabii :
Kızımız hem birinci hem de ikinci erkek tarafından taşındı :
Her nuna romansta olduğu gibi lise öğrencisi beyimiz iyi yemek yapıyor, ama kızımız pilava onu bunu karıştırıp köpek maması ( Çocuk öyle diyordu ) kıvamında yemekler hazırlıyordu.
Kızımız kafası bozulduğunda döner kapının içine girip dönüyordu. Çok akılda kalıcı ve komik bir sahneydi .
Akvaryum dizide önemli bir mekandı, ilk öpücük de burada oldu 🙂
Dizide Kore klişelerinden biri hafıza kaybı da yaşandı ki en nefret ettiğim şeydir. Allahtan fazlaca uzamadı 🙂
Böylece ajussi de bir nuna romans izlemiş oldu, ama genç erkek yaşlı hatun olayı çok fazla hoşuna gitti diyemem. Tersi olsaydı bayılacağına dair şüphelerim var ama 🙂 Dizi konusu itibarıyla nuna romanstan çok ötesi, aman kaçırmayın diyemem, ama zamanı olup oyuncuları sevenler seyredebilir.