Geçen hafta Han Ye Seul ve Song Joong Ki’nin oynadığı Penny Pinchers filmini seyrettim. Naif, sevimli bir film. Hayat, geçim, harcama tutumları hakkında düşünüyorsunuz ister istemez.
Bu Pazar Han Ye Seul ve Bang Sung Joon’un Madam Antoine dizisi başladı. Bugün bir ara oynayan iki bölümünü izlemeyi düşünüyorum. Bir haftadır nezleden kırıldığım için, dizileri biraz boşladım, uzanıp kitap okumak daha tercih edilesi. Epeydir çok film izleyip yazmadığımı anımsayınca bari bu gün bunu yazayım dedim kendi kendime.
Filmimiz 2011 yapımı Kim Jung Hwan tarafından yönetilmiş. 2012 48 Baeksang Ödüllerinde En iyi yeni yönetmen ödülüne aday gösterilmiş.
Erkek oyuncumuz Joong Ki Mayıs ayında askerden döndü biliyorsunuz. Kendisi Korelilerin yaşından genç gösterme genetiğinden sonuna kadar yararlanmış. Bu filmde değil üniversite bitirmiş genç, olsa olsa liseli çocuk görünümünde. Zaten cebinde prezervatif alacak parası bile olmayan, işsiz, ana parasıyla geçinen, abaza genç tiplemesini başarıyla canlandırmasına da yararı var bu görünümünün. Bir de Joong Ki çok sevimli bir çocuk ya, sizce de öyle değil mi ?
Han Ye Seul ise, şişe toplamaktan, düğünlerde kalabalık oluşturmaya, Hyun Bin’in çakma imzasını satmaktan, evinde yumurta için tavuk beslemeye kadar her işe koşturan, masraf olacak diye sevgili bile yapmayan, duygusal alanda deneyimsiz, azıcık evde kalmış yaşlıca bir agaşşiyi oynuyor. Aslında yaşını da gösteriyor bence. Filmde de donuk bir karakteri canlandırdığı için oyunculukta sorun yok. Yoksa ben kendilerinin oyunculuğundan pek hazzetmem. Bakalım yeni dizi bu düşüncemi değiştirecek mi ?
Film evden atılma durumunda olan Joong Ki’nin kız tarafından biraz da yeniden yapılandırma parasını iç edip, 200 bin dolara ulaşmak istediği birikim parası için hesabını kullanma amacıyla ortaklığa davet edilmesiyle başlar. İkili cimriliğin ve para biriktirmenin tarihini yeniden yazıp, her türlü avcılık toplayıcılık (!) işine girerler.
Aşk yönünden çok duygusallık yanının ağır bastığı ilişkide hayatta kalmanın, geçinmenin, yaşamaya çalışmanın nasıl bir şey olduğunu görürüz.
10 km’yi aşmayan yerlere yürüyerek giden, para harcamamak içn sinemaya gitmeyen, biriyle çıkmayan kızımız bu noktaya niye gelmiş onu anlarız.
Çocuğun felsefesi de ilginçtir. Karacaoğlan’ın dediği gibi Cimrilikten kimsenin bezirgan olmayacağı gerçeğini o çoktan anlamıştır. Yaşam için aslında nelerin önemli olduğunu da.
Zamanı olanlara sevimli, duyarlı bir film Penny Pinchers. İşte aşağıda fragman :
- Karacaoğlan