İzlediğim pek az sayıda dramdan biri olan Secret’i, itiraf edeyim azıcık da atlayıp zıplatarak bitirmeye muvaffak oldum. Ajumma sözlerinden anlamayanlar için “Başardım” yani evlatlarım. Zatıaliniz yazları ormana yakın bir evde ikamet ettiğinden, kuş ve çakal sesleri dışında hızlı internete sahip değil. Gerçi bu yaz şeytanın bacağını kırarak internet kapasitesinin az yükseldiğini gözlemlemiş bulunuyorum, hatta şu anda Lucky Romance’ın bir bölümünü de indirmekteyim, şaşılacak şey. İşte bu Secret dizisini Kill me Heal me’yi izledikten sonra ikilinin ikinci bir dizisi olarak indirip getirmiştim geçen yaz. Ama Hwang Jung Eum’un dizideki aptalcasına iyi niyetli tavrını dayanılmaz bulmuş iki bölümden sonra ara vermiştim. Ama gelgelelim Ji Sung’u merak etmiyor da değildim.
Şimdi diziyi bitirmiş biri olarak diyebilirim ki, Ji Sung iki dizi arasında kendisini çok ama çok geliştirmiş. Adamın ağlaması bile değişmiş, doğallaşmış. Demek ki tecrübe böyle bir şey. Ben dram namına bir Hotel King seyrettim, bir de That Winter the Wind Blows. Bir de dram denebilirse What Happened in Bali. Geri kalan dizilerim hep romantik komedi, fantastik ve polisiye. Zaten dram oranı bol olan yaşamımızda bedava yaşayarak, bugün de patlamadık Allah’a şükür diye sevinerek ( ! ) yaşıyoruz. Bir de Kore Dizisinin dramını izleyip depresyona girmeye gerek yok diye düşünüyorum. Ama işte başrol oyuncularının yüzü suyu hürmetine bazen oluyor.
Konuya gelince aslında benim yine dayanamadığım yanlış anlama üzerine oturmuş bir dizi. Ben çoğu diziyi yanlış anlama olayı bitinceye kadar seyretmemiş bir tipimdir. Örneğin bir romantik komedide ikinci erkek başrol kadını öpmeye kalkar, ya da yakınlaşma olur, tam o anda esas çocuk gelir bunları görür, yanlış anlar filan, ben krize girerim. Bir İstanbul Masalında esas çift arasındaki yanlış anlama çözülene kadar diziyi izlememiştim de, millet gülmekten ölmüştü. Dizimizde Ji Sung ( Jo Min Hyuk ) zengin bir chaebol veledi. Babası Hotel King ve Hyde Jeckyll Me’nin babası hep kötü baba rollerinde olan amca, babasının yardımcısı her dizide iyi yürekli yardımcı rollerde gördüğümüz Lee Seung Jun ki en son Descendants of the Sun‘da doktor rolü oynamıştı.Başlarda sevdiği ama bir vur kaç trafik kazasında hem de hamile iken kaybettiği sevgilisini de Yang Jin Sung oynuyor ki kendisini Bride of the Century’de Hong Ki’nin partneri olarak izlemiştik. Şimdi birer fotoğraf koyalım ilerlemeden önce.
İşte efendim Ji Sung dizide sevgilisini pek sevmekte, hatta hamile de bırakmış bulunmaktadır, ama baba zengin bir kızı işlerine yardımcı olsun diye gelin almak istediğinden kızı uzaklaştırır. Çocuk da kızı savunacak kadar güçlü değildir, para bakımından da babaya bağımlıdır. Bu arada ikinci kızımız şu zengin hatun Lee Da Hee. Şimdi üç kadın var karışıyor isimleri yüzünden. Birisi benim sevdiğim Hotel King ve My Girl ve Jang Hyuk ile pek çok dizide oynamış olan Lee Da Hae. İsimde bir a var dikkat ederseniz. İkincisi benim hiç sevmediğim ama Korelilerin ayılıp bayıldığı Yong Pal başrol oyuncusu Kim Tae Hee ki onun soyadı farklı ama isimden nedense karışabiliyor, üçüncüsü de bu kızcağız, onu da daha önce I can hear your voice‘de savcı rolünde izlemiştim. Başta gıcıktı, dizi sonunda iyi karaktere evrildiydi.
İşte dizi vur kaç olayından sonra başlar aslında. Arabayı kullanan savcı esas kızın sevgilisidir. Çocuğun ailesi kızı istememektedir. Savcı oğullarına daha zengin ve kültürlü kızların yakışacağını düşünürler, öte yandan ezik Hwang Jung Eum çocuğu maddi manevi desteklemekle kalmaz, bir de ailesini yedirir içirir. Kendisi babasıyla birlikte yaşamaktadır, ekmekler,pastalar vs yapan bir dükkanları vardır. Dizinin başından sonuna kadar sinirilleti bir karakteri gayet başarılı canlandıran savcımız Bae Soo Bin’i ben ilk kez izliyorum. 49 Days’te de varmış, o diziyi de hep erteliyorum, ne zaman kısmet olacak bakalım.
Kızımız az biraz salak olduğundan savcının kendisine evlenme teklif ettiği gece olan kazanın sorumluluğunu üstüne alır ve adamın yerine hapse gider. Dizinin bundan sonrası iyice arabeske bağlar. Artık hapiste eziklenmeler mi ararsınız, çocuk doğurmalar mı, yanmalar mı, aklınıza gelebilecek her türlü melanet olur. Bu belaların çoğunun nedeni aslında kızın erkek arkadaşıdır, ama dizinin bir bölümünde kız Ji Sung yüzünden sanır. Bir dolu başka yanlış anlaşılma daha. Dizinin kalanında Ji Sung stalker gibi kızı takip edip acı çektirmeye çalışır. Kız da sesini çıkartmayıp boyun eğer. İlişki çocuğun nişanlısı olan zengin kız tarafından Uğultulu Tepeler romanındaki ilişkiye benzetilir ki Wuthering Heights’ı, Heathcliff’i, o aşkı ve Bronte Kardeşleri pek severim aslında.
Çocuk kızı tanıdıkça onun birine vurup da kaçamayacak bir tip olduğunu anlamaya başlar. Kız sonuna kadar ” Ben yapmadım demez, ama çocuk bir biçimde gerçeği öğrenir. Tabii bu süreçte de kıza aşık olur.
Efendim beyimiz daha çok seven taraf gibi gözüküyordu. Kız tabi sütten ağzı yanmış yoğurdu üfleyerek yiyor.
Diziyi izleyenler için bir kaç son yorum yapacak olursam, dizinin sonuna doğru babayı memnun etme adına çocuğun yaptıkları anlamsızdı. Kızın annelik ile aldığı karar bence doğruydu. Hwang Jung Eum’un öpüşme sahneleri gereksiz duygusuzdu, olmamıştı. Vur kaç olayının tamamını dizinin sonunda vermeleri iyi olmuştu, ama kızın sevgilisinin yaptıklarını öğrendikten sonra en azından bir kez çocuğa “Benim hiç suçum yok demesi gerekiyordu, mantıken yani .
OST’de güzel parçalar vardı. Birisini de Ji Sung söylemiş. Bu adamın sesi hoşuma gidiyor, yumuşacık. İşte şurada.
Ekibin Happy Together videosu
Dizide önce ” Gülme!, sonra da ” Başkalarına gülme” olarak değişen bir diyalog vardı, Ji Sung çok komik ya 🙂