Yazları internetle sınavım hala sürmekte. Hayatın her aşamasında dünden bugüne darbeler, savaşlar,terör olayları ile yaşayan bizler için internet yavaşlığı, ya da yokluğu sözü edilecek bir olay değil belki, ama işte Kore Dizisi tutkunu bir deli teyze olunca, dizilerin zor inmesi, anında izlenmemesi ve tabii sonra yazılma aşamasının uzaması can sıkıcı olabiliyor.
Lucky Romance başlamadan önce her yerde tanıtım fotoğrafların görmüş, erkek oyuncu genç, ama oldukça da ilginç bir tipi var diye düşünmüştüm. ben Reply 1988’i milletin hayal kırıklığı nedeniyle izlememiştim. O yüzden Ryu Joon Yeol’ü daha önceden tanımıyordum. Hwang Jung Eum ise oyunculuk açısından çok fazla sürpriz yapmayan biri bence. Yani kötü oynuyor demiyorum, ama kendisini tekrar ediyor. Dizinin konusunu da okumuştum, IQsu yüksek bir geek çocuk ile falcılara düşkün, batıl inançları olan bir kızın öyküsü. Diziye herkesten de geç başladım, ama başladığıma da hiç pişman olmadım. hepsi o köpek yavrusu, şebek, Ryu Jun Yeol yüzünden. Al eve besle büyüt, nedir o tatlılık,i sevimlilik, o konuşma tarzı, öylece bakakaldım resmen. Çocuk diziyi de, izleyiciyi de aldı götürdü resmen. Tabii Reply 1988’i de indirip getirdim yanımda.
Bir kere dizide Hwang Jung Eum nuna değil, çocuktan daha küçük. Jun Yeol Yaşından büyük göstermesinden ötürü olabilir diyorsunuz, ama ben yine de Hwang’ın nuna ağırlığını hissettim. Kızımız da balayındaydı resmen, o öpüşmelerin duygusuzluğu ve duvar gibiliği bundan mı kaynaklanıyor acaba diye düşünmedim değil, hani çiçeği burnunda kocaya ayıp olmasın diye. Yoksa zamanında Ji Sung oppasıyla gayet de güzel öpüşebildiğini hepimiz gördük.
Shim Bo Nui anne ve babasını trafik kazasında kaybetmiştir. Kızkardeşi de başka bir kazada yaralanmış, komaya girmiştir. Gittiği bir falcının da etkisiyle tüm bunların kendi uğursuzluğu yüzünden olduğunu düşünmektedir. Aslında bilgisayar oyunları tasarlayan, kafası çalışan cin gibi de bir kızdır, ama çaresizlikten gittiği falcının dediği saçma sapan şeyleri yapmak zorunda hisseder kendisini. Bunların en önemlisi de Çin burcuna göre kaplan olan bir erkek bulup onunla bir gece geçirmesi gereğidir. Bu noktada dizimizin kaplanı dahi Je Soo Ho çıkar ortaya.
Soo Ho kendisini anlayamayan babasının küçükken yüzme öğrenmesini istemesi yüzünden suya atılmış, su korkusu geliştirmiştir. Ayrıca kalabalıkta konuşamayan, asosyal, empati kuramayan, ama batıl inançları da hiç olmayan biridir. Zeze Factory adında oyun geliştiren bir şirketin sıra dışı, dahi yöneticisidir.
Je Soo Ho karakteri öyle güzel yansıtılmıştı ki, hayran kaldım resmen. Kanlı canlı, inanılır, hiç bir tarafı aksamayan bir tiplemeydi. Ryu Jun Yeol hem şirketteki arkadaşları, hem ailesi, hem de aşık olduğu Shim Bo Nui ile ilişkisini bir festivale döndürdü.
Bir insan bu kadar mı sevimli olur. Test yapıp, aşık olduğunu anlaması unutulur sahne değildi 🙂
Dizi boyunca şortla gezdi adam 🙂
Aşık olunca şebek şebek hareketler yapmaya kalktı. Yataklarda yuvarlandı, tepindi durdu, ona çok güldük. Bu arada teknoloji hırsızlığı oyunların çalınması, kızın onun şirketine bir oyun geliştirmesi, oyunda da çocukluk arkadaşı, tenis oyuncusu, dizimizin de ikinci erkeği kepçe kulaklı sevimli Gun Wook ( Lee So Hyuk ) ‘un oyun kahramanı olmasıyla işler biraz daha karmaşıklaştı.
Çocukcağız biyolojik babasını arıyordu, tabii zaman geçirmeden ilk aşkına daha da aşık oldu. Nuna nuna diye peşinden koştu. Dizinin ikinci kızı da onun menajeri, esas çocuğumuzun da üniversiteden ilk aşkıydı. ne yazık ki çocuğu terk etmişti. Böyle dörtlü aşk meşk ilişkilerine pek bayılıyor bu Koreliler, benim ise pek sevdiğim söylenemez.
Bu arada dizinin sevimli bir ikinci çifti vardı. Zeze’de çalışan Dal Nim ile Zeze’nin en büyük ortağı ajussinin aşkı. Çok sevimliydiler.
Şimdi efendim şu şebeğe bir bakın 🙂
Kız metapsişik olaylara takıntılı olduğundan , o tarz giyinen kızların giysilerini giydirmişler. baktım kızlar etek altı pantolon modele gıcık olmuşlar, ama bu tarz kızlar böyledir, antik kuntik. Çocuğun çocuksu halini de en çok şort yansıtıyordu, o da doğru seçim 🙂
Dizide en çok hoşuma giden bunlar sevgili olduktan sonra Değerli gibi kıh kıh gülmeleriydi, bayıldım ikiliye 🙂
Bunlar sevgili olunca o utangaççocuk bi açıldı, bunlar bir güzel çift oldular, sormayın gitsin.
İşte efendim bir Kore Dizi klasiği en sevmediğim araya süre sokma, ayrılık klişesi de vardı. Sevmiyorum ben ayrılmaları, hem de bu kadar sevimli bir çiftken. Neyse sonu tatlıya bağlandı, tadı da damağımızda kaldı. OST’da güzeldi. JYJ Xia, Junsu’nun söylediğini özellikle beğendim. Junsu koruyup kolluyor çocuğu, aynı şirketteler de, ona buzdolabı bile almış.
Efenim, birini dinleyince hepsi çıkıyor zaten yapıştırıp durmayayım. Ryu Jun Yeol’ü evlat edinicem ben, demedi demeyin 🙂