Zaman yolculuğu temalı diziler, filmler, bilim kurgu romanları en sevdiklerimdendir. O yüzden bu diziyi de sevinçle karşıladım. Deneyimli bir bilim kurgu okuyucusu olarak zaman yolculuğu teması içeren bir film dizi ya da romanda en önemli şeyin inandırıcılık olduğunu söyleyebilirim. Zaten olayın kendisi fiktif nesi inandırıcı olacak demeyin. Şimdi burada tayy-i mekan tayy-i zaman, ya da parapsikolojik tartışmalar zemini yaratmak istemiyorum. Ama olabilirliği olan bir geleceği, ya da hayali yaratmak ve bu konuda inanılır olmak ustalık isteyen bir şeydir.
Oh My Venus’ten sonra So Ji Sub gibi bir partneri kim aşabilir diye düşünmüştüm. Dizide oynayacak erkek partner söz konusu olunca ilk önce askerden yeni dönen Lee Min Ki ‘nin adı geçti ki ben kendisini pek severim. Sıra dışı fiziği, sürmeli gözleri, ilginç dudakları ve iyi oyunculuğu ile akılda kalıcıdır. Ama işte heyhat, o sıralar hangi yolsuzluk perdelenecekti bilemiyorum, çocukcağızla ilgili bir taciz davası çıktı ortaya. O onunla uğraşadursun, bir süre sonra partner değişti ve Lee Je Hoon oldu. Üzüldüm mü, hayır. Signal dizisinde ve daha sonra izlediğim The Front Line filminde oyunculuğuna hayran kalmıştım.
Fantastik bir romantik komedide Shin Min Ah karşısında nasıl olur acaba diye düşünüyordum ki, ilk fotoğraflar ve tanıtımlar gelmeye başladı. Adam o gizemli, delimsirek halinden çıkmış, bir akide şekerine dönüşmüştü. Şimdi gençler akide şekerini de bilmezler, pamuk şeker diyelim biz ona 🙂 Kamera arkası görüntüler o kadar sevimliydi ki, pek çoğumuz Kim Woo Bin’e rağmen ister istemez bu ikiliyi shiplemeye başladık. Üstelik ikilinin arasında gün farkı var, aynı yaştalar. Gerçi Lee Je Hoon daha genç gözüküyor, onu da itiraf edelim. Shin Minciğim biraz boylu poslu olunca tabii. Ama o gamzeler ve kulaklarla resmen bir elf kızı. Çok beğeniyorum ben kendisini.
Dizi 16 bölüm yazarı Heo Sung Hye daha önce izlediğim All about my wife filminin ve Dream High 2’nin senaristi. Bu zaman yolculuklarının en zor yönü sonunu bağlamaktır. Belirli bir yere gelir gelir bakalım nereye bağlayacak diye beklersiniz. Eğer sonu inanılır bir biçimde bağlanmışsa oh dersiniz. Bir de zaman yolculuğu dizilerini hep “E peki o öyleyse, bu niye böyle, şöyle olsaydı böyle olmaz mıydı, orada şunu yapsaydı buna ulaşacaktı, niye öyle yaptı ki, peki bu niye değişti şimdi bir dönüp bakayım orası nasıldı” gibi gidip gidip gelmelerle ve kuşkuyla izlersiniz. Zaten öyle izliyorsanız, yeterince kafa yorulmuş bir dizi demektir. Daha önce zaman yolculuğu üzerine biraz Nine, Nine Times Time Travel dizisinde yazmıştım. Orada bir de başrol çift bir ara akraba oluyordu gelişen olaylarla, Allahtan burada ne öyle bir engel ne de ikinci kız, erkek karakterler vardı. Ha bir ikinci kız vardı ama, o da kısa sürede zaman yolcumuzun kankasına aşık oldu da fazla süründürmediler. Hatta en çabuk evlenen çiftti diyebiliriz çiftimize.
Yoo Soo Joon (Le Je Hoon ) ailesini kaybettiği bir metro kazasından sonra metro yolunu kullanarak zaman yolculuğu yapmaya başlamıştır. Aynı kazadan kurtulan Song Ma Rin ( Shin Min Ah ) ise ünlü bir çocuk oyuncudur, ama oyunculuk kariyeri o kadarla kalmıştır. Dahası herkes “Bana pirinç ver” repliği yüzünden onu Bap ( pirinç ) Soon olarak hatırlıyor ve kariyerinin düşüşüyle dalga geçiyordur. Fotoğrafçılık kariyerinde ilerlemek istemektedir. Zaman yolcumuz 2019 yılından öteye gidememektedir. Çünkü o yıl ölmüştür. Hem de kızımızla birlikte. Kendisi gibi zaman yolcusu olan ve ona yardım eden bir ajussi sayesinde ikili tanışır ve Soo Joon kızı öncelikle kötürüm kalabileceği bir kazadan kurtarır. Daha sonra da geleceği değiştirmek adına onunla ilişkisini ilerletir ve bir süre sonra evlenirler. ( Tabii aslında kıza da aşık olmuştur. )
Bazen değil evlenme, ikilinin buluşup kavuşması bile o diziye olan ilgiyi azaltır, izleyici sayısı düşer. Çünkü ikilinin kavuşmaya giden yoldaki sürecidir izleyiciyi heyecanlandıran. Dördüncü bölümde evlilik olursa o dizinin hali ne olur diye düşünebilirsiniz. Ama çiftimiz evlenince daha sevimli oldu a dostlar. Bir kere birbirini çok da iyi tanımadan evlenen bir çiftin karşılaşabileceği sorunlar söz konusu edildi. Farklı kişiliklere , huylara sahip insanların birlikte yaşaması, iletişimi, iletişememesi, ilişkiyi oturtmak adına yaptıkları, ama bu arada da mıç mış sevişmeleri, öpüşüp koklaşmaları sunuldu izleyiciye ve izleyici de bir güzel yedi. Yenilmeyecek gibi de değildi. Buyrun :
Bu arada dizinin kötü adamı çocuğun emlak şirketinde çalışan bir ajussiydi ve kızın da pek sevmediği eski arkadaşıyla evliydi. Adam çocuğun baba gibi bildiği yakınını öldürdü sonra da öldürmeye devam etti. Bu arada zaman yolcumuz da zaman yolcusu olmanın nimetlerinden bol bol faydalanıp zengin olmuş. Bi kere değerlenecek bölgeleri gidip gördüğünden oraları ucuza kapatmış. 3 kere de piyangoyu kazanmış. Evi de gelecekten gelen eşyalarla dolu ve onun zaman yolcusu olduğunu bilen çok sevimli bir kankası var, birlikte çalışıyorlar. Dizide de aynı adı kullanan Kang Ki Doong.
Şimdi efendim tabii başlarda kız kocasının zaman yolcusu olduğunu bilmiyor. Çocuk da habire geçmişe gidip gelip bir şeyleri düzeltmeye çalışıyor, ama her şey daha da karmaşıklaşıyor. Bu zaman yolculuğu dizilerinde genellikle ne yaparsan yap kaderin önüne geçemezsin düşüncesi savunulur. Bir de müdahale etmeye çalıştıkça her şey boka sarar. Birini arabanın altında kalmaktan kurtarırsın, gider bir yerden düşer, birisini yaşatmaya çalışırken başka birisi ölür filan. Bizim dizide de adam bi o yıla bir bu yıla o kadar çok gidip geldi ki hepimizin başı döndü resmen. Hatta son iki bölümden önce 12/14 arası diziyi bıraktı pek çok kişi artık bıkarak. Hani çift sevimli olmasa pek çok kişi vaz geçecekti ama Allahtan çiftin kimyası yüzde yüz elliydi de bir kısmımız bırakmadık. Ama Kore’se izlenme oranları da pek iyi değildi. Adamlar belki de zaman yolculuğu temasından bıkmışlardır. Şimdi Choi Jin Hyuk’un Tünel dizisi başladı, o da zaman yolculuğu temalı. Zaten her dizide bir fantastik unsur var. Ha bir de savcılara takıklar. Geçenlerde Strong Woman Do Bong Soon dizisinde bir replik geçti. Kızımızın annesinin kardeşi savcıymış. Arkadaşı “Bana niye söylemedin ?” diye soruyor, o da “Kore’de her mahallede bir savcı var, nesini söyleyeyim.” diye cevap veriyor. Strong Woman deyince Park Hyung Sik’in etkileyici bakışları geldi aklıma Lee Je Hoon da onu aratmıyordu dizide :
So Joon’un olayları değiştirmek adına yaptıkları çok etkili değildi. Daha kolay yoldan önüne geçilebilecek pek çok şeyi uzattı da uzattı. Olmayacak acemilikler yaptı. İlk aklıma gelen karısını kötü adamdan kurtardıktan sonra taksiye bindirip eve yalnız göndermesi. Sonra karısı kurtulmuş ve güvendeyken ve polisleri kötü adamın peşinden gönderebilecekken kendisinin de metroya binmesi abesti. Daha da bir çok şey var sayılabilecek. E dizi nasıl uzayacaktı o zaman diyeceksiniz ama, daha akılcı hamlelerle de dizi sürebilirdi. Açıkcası ben adamın emlak piyasasını nasıl etkilediğini, ya da kazandığı piyangoları nasıl kazandığını bile izlemek isterdim.
Diizde vurgulanan bir başka nokta da geçmişi ve geleceği düşünürken anı yaşamayı unuttuğumuzdu. Bunu zaman yolculuğu bağlamında yaptılar tabii ama, anlayana sivri sinek saz biz aslında ne demek istediklerini anladık. Hayatı farkındalıkla yaşamak, günü kaçırmamak, sevdiklerimize onları sevdiğimizi söylemek, duygularımızı doğru düzgün bir biçimde ifade edebilmek gerekiyor. Geçmişte olanlar için üzülmek, ya da gelecek için endişelenmek bugünümüzü de kaçırmamıza yol açabiliyor. Ajummanızı dinleyin kızlar, gençliğinizin kıymetini bilin, birden ajumma oluveriyor insan 🙂 Size güzel bakan birileri varsa da kaçırmayın 🙂
Dizi açıp açıp tekrar izleyeceğim bir dizi değil, ama çiftinin sevimliliği, zaman ve ilişkiler hakkında düşünmemi sağlamasıyla çifti ve bilim kurguyu sevenlere önerebileceğim bir dizi. Gidip gelmelerden başınız dönebilir ama uyarırım 🙂
Kamera arkası görüntülerinden , birkaç video.