Because This Is My First Life / Onüç ve Ondördüncü Bölümler

Geçen bölüm yine çok kritik bir noktada sona ermişti. Se Hee ” Birlikte yatalım mı? diye sormuş, biz de izleyiciler olarak hep bir ağızdan, kimimiz içimizden, kimimiz de resmen yüksek sesle , Ji Ho’dan önce ” Evet Evet” diye haykırmıştık. ( Bize de ne oluyorsa artık 🙂 )

Bu bölüm aynı sahnenin tekrarıyla açıldı tabii ki. Bu arada kızımız öncesinde gayet resmi bir “Anyonghi cumuseyo” demişti. Panmal filan değil, gayet resmi bir “Allah rahatlık versin!” yani , onun üzerine kapıyı tutup da “Beraber yatalım.” demek cesaret ister 🙂 Çocuğumuzdan  resmen duman tütüyor sanırım.

Hemen ardından da Ho Rang ile Won Suk’un . sahnesi girdi. Biliyorsunuz orada da Won Suk “Ayrılalım” demişti. “Kendime güvenim yok.” dedi. Kızı mutlu etmek için kendisine güveni yokmuş. Bu genellikle ayrılmak isteyen erkeklerin öne sürdüğü, güzel bahanelerden biridir. Ya da ” Ben sana layık değilim. ” ‘ de derler. En sinir olduğum cümle. Layık değilsen, layık olmaya çalış değil mi ? Yok “Ben yol yakınken döneyim, ben bencilin tekiyim, ya da sorumluluk almak istemiyorum. Sorumluluktan korkuyorum’un bir başka ifade ediliş şekli. O da yedi yılını harcamış. Tabii bizimki gibi ataerkil bir toplumda ki Kore’e öyle, o yedi yıl, kadının yüz karası, erkeğin de elinin kiri oluyor ne yazık ki. Çocuğun hedefin gerçekleştirmek için istemediği bir işte çalışmak zorunda kalmasını anlayabiliyorum. Ne yazık ki kızın hedefi evlenip ev kadını olmak ve çocuk doğurmak. Ev kadını olma işi tartışılabilir, ama anne olmak da belirli bir yaşı geçirmemeyi gerektiriyor maalesef. Anne olma içgüdüsü ve isteğiyle doğduysan da, ki kadınların çoğu da böyledir, bunu doğru düzgün yapmak gerekir. Ha bunun için evlenmek şart mı diyeceksiniz, birlikte yaşamanın da kadından başka kime zararı oluyor ki ? Hem sorumluluk al, hem de laf etsinler. Keşke böyle olmasaydı, ama böyle. Kızcağızı öylece kalakaldı, gözlerini kocaman açarak. Ama bu Won Suk’un daha önceki konuşmasında da görmüştük, hep kendisini düşünüyor. O duygusuz dediğimiz Se Hee bile kendisine şimdiye kadar kurduğun tüm cümleler ” Ben” diye başlıyordu demişti. Ben bu yüzüğü takarım, üç beş yıl da böyle idare ederim diye düşünmüştü. Ya madem evlilik konusuna sıcak bakmıyorsun, böyle yaşayıp gidelim diyorsun, o zaman niye kalkıp tek taş alıyorsun. Sadece kaybetmekten korktuğun içinse , niye o yaşamı zor da olsa birlikte yaşayalım demiyorsun. Her şeyin mükemmel olması da gerekmez ki. O kıza evlenelim ama başta çalışman gerekebilir, küçük bir evde oturabiliriz, ama olsun tencerede pişirip kapağında yeriz desen, hayır mı diyecek ?? Ne söylediğin değil nasıl söylediğin önemlidir. Her şeyimiz tamam olsun, öyle evlenelim diye düşünen zamane gençlerini de anlayamıyorum ben aslına bakarsanız. Önemli olan bir arada bir yaşamı paylaşmaksa, onu önceliğiniz yapacaksınız. Yani sonuçta bu ikilinin hayattan beklentileri farklı ve ortak bir noktada da buluşamadılar, aşkları da buna yetmedi demek ki.

Bizimkiler ne yapacak heyecanı ile beklerken kızın mandalina getirdiğini görüp şok geçirdim millet. Yani ne alaka şimdi. Bir de Lee Min Ki mandalinayı öldürmeye çalıştı, onu da anlayamadım. Yani mandalina yiyecektiyseniz, salonda yeseydiniz. Ama konuştukları konu ilginçti. Evliliğin çiftlere alan bırakmaması konusu yani. Bırakması gerekir. Ben uzun zamandır evliyim ve birbirimize alan bırakmamız, kendi özel hobilerimizin zevklerimizin olması, birbirimizi sık boğaz etmememiz evliliğimizin uzun sürmesinde en büyük etkenlerden biridir diye düşünüyorum. Bir de saygıyı yitirmemek, arkadaş olabilmek ve sevgiyi koruyabilmek de önemli tabii. 19 No’lu Oda kitabı bana Virginia Woolf’un Kendine Ait Bir Oda’sını anımsattı. Pek çok kişiye de anımsatmış sanırım. Kendimize ait odalarımız olmalı yorobun, zaman zaman kaçabileceğimiz, kendimizi şarj edebileceğimiz, sonra tekrar kalabalığa dönebileceğimiz. hele de kadınsanız ve yazıyorsanız kendine ait oda bir oda şart 🙂

 

Se Hee ‘nin hala yalnız olmak ister gibi bir hali var ve “Daha önce yalnızlık hakkında düşünmedim.” dedi ki bu pek mantıklı gelmiyor. Ne de olsa daha önce aşık olduğunu ve biriyle birlikte olduğunu biliyoruz. Terk edildiğini de biliyoruz. En azından ondan sonra yalnızlık hissetmiş olmalı. Hayatında hiç kimse olmasaydı bile bu konu üzerinde düşünecek kadar zeki. Bazen yanlış mı çeviriliyor bazı bölümler diye düşünmüyor değilim.

Neyse mandalina faslını tamamladılar, ama kızçem deneyimsiz, aklı çıktı tabii, uyuma numaralarına kalktı filan. Bu oda senin gibi kokuyor demişti Se Hee, kokuyor muyum acaba diye her tarafa oda spreyi sıktı şapşal. Oğlumuz ” Sana sarılabilir miyim?” diye sordu. Evet dediği gibi, o da öpmek istedi. Hepsi güzel sahnelerdi. Yalnız bundan sonrası acıklıydı. Kalkıp da bira almaya gitmenin sırası mıydı Se Hee Bey ?  Ya kıza ne demeli, hem yataktan kalkmasına izin verdi, hem de uyudu kaldı, peh! Sonra da altın anı kaçırdım diye dövündü.

Ay salak bu kız ya 🙂

Çocuk nasıl güldü ya 🙂

 

 

Bu görsellerin iki tanesinin giflerini de koyalım da tam olsun :

 

Se Hee beyciğimiz sabah tekrar robot haline döndü. Omurice yaptı sevdiceğine, sanırım bir de horladığını kaydetti. Hoş, omurice’ın içindeki soğanlar pişmemiş ama olsun, uğraştı didindi ya 🙂

İkinci kız Ji Ho’ya iş teklif etmeye geldi. Ortaya çıktığı yetmiyormuş gibi bir de burunlarının dibine girecek, aferin.

Diğer iki çiftimiz pek iyi durumda değil gibi. Won Suk kızın evlenmek isteyen biriyle olan yazışmalarını okumuş meğerse. Bırakayım da onunla evlensin demiş olmalı. Daha sonra buluştuklarında da bunu açıkça söyledi Ho Rang’a. Ho Rang Kacima dedi, sarıldı arkasından filan ama heyhat!

Başkan Ma da kızın annesini arabasıyla gideceği yere bıraktı. Soo Ji kızıp köpürdü. Başkan Ma’nın aklı başında çıkarımlarına bayılıyorum. Nasıl da sahipleniyor sevdiği insanı.

Ho Rang eşyalarını Won Suk’tan aldı. Ama öncesinde kızlar ayrı, çocuklar ayrı buluştular. Zamanında başkan Ma’nın Se Hee’ye verdiği aklı, Se Hee Won Suk’a verince ipin ucu kopmuş demek. Ho Rang’ın eşyalarını almaya daha önce konuştuğu çocukla gelmesi kelimenin tam anlamıyla acımasızlıktı. Ah kadınlar ve intikamları. Won Suk da sanki o çocuğu bahane etmişti ayrılmak için.

Başkan Ma Soo Ji ile konuştu. “Beni kırıyorsun, ama sen de dünyayla yüzleşmemişsin hala” dedi.

Kızımız da yapım şirketi başkanı ikinci kızla içmeye çıktı, kanka oldular. En sinir olduğum şey. Ama kızcağız da epey çekmiş zamanında. Meğerse hamile kalmış, birlikte yaşamışlar, aile de karşıymış bunlara. Çocuğunu düşürmüş ve ayrılmışlar. O kadar sert çıkmasının nedeni anlaşıldı şimdi. Çok travmatik bir durum. Son sahnede de beklenildiği gibi karşılaştılar Se Hee ile. Daha önce kartını görmüştü Se Hee zaten. Ama o ne soğukkanlılıktır yahu, kılı kıpırdamadı robotun. İnsan bir tepki verir. Şimdi de baştan söylemeyecek bir şey sanırım. Fragmandan öyle anlaşılıyor. Ama “Beraber yatalım.” diye bir kez daha teklif ediyor. Umarım bu kez kız uyumaz 🙂

14. Bölüm İkinci kızın gergin bir biçimde Se Hee’ye kartını vermesiyle başladı. Epeyce altüst olmuş görünüyordu. Ji Ho da onları uzaktan gördü ve anladı. O gece Se Hee’nin birlikte yatalım teklifini kabul etmemesinin nedeni de buydu sanırım. Sonra Se Hee telefon etti ve yeniden yazma fırsatı bulduğu için onu tebrik etti. Ji Ho onun paramparça, korkmuş ve gergin olduğunu düşündü. Bence fazlaca abarttı, etkilenmemiş olamaz tabii, ama o kadar da değil bence.

Bu bölüm Ho Rang’ın ona uygulamadan yazan çocukla nasıl karşılaştığını sahneyi biraz geri alarak izledik. Tesadüfen karşılaşmışlar, arabasına almış, eşyalarını toplayana kadar beklemiş. Valla bak niyeti ciddi olanlar, nasıl da asılıyor olaya. Tabii bu da sonradan şıpsevdi filan çıkmazsa. Biraz yalaka bir havası var, ben pek sevmedim. Gerçi daha önce konuştular diye bir rahatlık var, ama yine de fazla düşmedi mi kızın üzerine. Bizim zavallı bücür Min Suk, yani Won Suk da öylece bakakaldı arkalarından. Biz kızlar olarak azıcık da oh olsun demedik mi içimizden, bence dedik. Yemeyenin malını yerler diye bir söz vardır. benim gibi ajummalar çok kullanır. Bir nevi öyle olacak gibi.

İçi dışı bir cagannim kızımız Ji Ho ise dürüstlüğe kafa atmaya devam ediyor. Önce sözleşmede yazan miktarın çok olduğunu söyledi, sonra da Se Hee’nin kocası olduğunu.

Bu arada Soo Ji kendisini her daim rahatsız eden patronundan en azından bir özür istedi. Ma tepunnimin söyledikleri işe yaramış olmalı, adam resmen fahri terapist. Hangi ortamda yetiştirdilerse bu sağlam adamı, bilelim de biz de o ortamı yaratalım çocuklarımıza.

Ma tepunnime sarıldığı sahne de çok şirindi. Ma tepunnimin sonbahar yaprakları düşüyor şarkısı da 🙂

Ma tepunnim Ko Jung Min’in kartını gördü. Se Hee’nin ona sözleşmeli evlilik yaptığını söyleyeceğini düşünürken, adamın derdinin karısına bunu nasıl açıklayacağını düşünmesi olduğunu görüp şaştı kaldı. E sessiz ve derinden sevmiş Se Hee. Dolayısıyla çok daha derin bir ilişki yaşadığı kadını değil, saf ve dürüst bulduğu Ji Ho’yu korumaya çalışıyor. Eski sevgilisinin de kırılabileceğini aklının ucuna bile getirmemiş. Ee demek ki gözden ırak olan gönülden de ırak oluyor, hele söz konusu kişi erkek ise bu daha belirgin sanırım. Gerçi Se Hee’de uzun yıllar kalbini kimseye açmamış, ama şimdi ön plana aldığı kişi sözleşmeli de olsa, sonradan sevdiği karısı. O zamanlar toy olduğu için her şeyi mahvettiğini söyledi. Ama şimdi de istemeden toyluk yapıyor. Bu işi usulüyle açıklamaması sonunda acı çekmesine neden olacak fark edemiyor.

Ji Ho başkanla birikte onu taciz eden eski iş arkadaşını mahkemeye vermeyi planlıyor. O salak oğlan da gelip Se Hee’ye şikayetinizi geri alabilir misiniz? diye sordu. Şimdi Se Hee kızın aslında bir eve nasıl çaresizce muhtaç olduğunu ve bu evliliği niye o kadar kolay kabullendiğini anlayabilecek. Öte yandan adamın yaptığını öğrendiğinde yüzünün aldığı şekil ve kolundan tutup, “Otur da doğru dürüst  anlat!”  demesi ne kadar havalıydı değil mi ? Valla ben böyle bir sahneyi öpüşme sahnesine tercih ederim.

Ji Ho ve eski sevgili uzun bir konuşma yaptılar. Sözleşmeli evlilikte söz ettiğine göre ex her şeyi biliyor gibi. Ama kızın aşık olduğunu ve tabii, Se Hee’nin de bilmiyor olabilir.

Ho Rang’da cıvık çocukla bira içti. Meğer o da  7 yıldır çıktığı sevgilisinden ayrılmış. “Flört ve evlenme aynı şeyler değildir.” dedi. Ama bu kendisinin mi, yoksa çıktığı kız arkadaşının mı görüşü bilemiyoruz. Bu kadar evlenme meraklısı olduğuna göre kız evlenmek istemiyor olabilir mi ? Göreceğiz. Saftirik bir şeye benziyor, gözüme sevimli gelmeye başladı.Aslında yedi yılda bir dolu kavga etmiş ve birbirini tüketmişler bizim çift. Gelecek hafta dizi final yapıyor. Won Suk ile değil de bu çocukla birlikte olsa, daha gerçekçi olabilirdi dizi.

Bu arada bizimkinin adamın . ağzını burnunu kırdığını öğrendik. E Se Hee’den beklediğimiz hareketler bunlar. Motosikletin aynasını da nasıl kırmıştı ? Karısına yamuk yapan adamı dövmeyecek de ne yapacak ? Oh olsun şerefsize!

Bir rövanş da Soo Ji’den geldi, hem de Ma tepunnime Oppa ve seni seviyorum dedikten sonra. Kendisinden gerektiği gibi özür dilemeyen adi iş arkadaşını tepeledi.

Won Suk’un durumu vahim. Bo Mi ile konuşmaları çok komikti. Ofiste her şeyi yanlış yapmaya başladı. İlk ve tek aşkımdı dediğinde Bo Mi dedi ki :

Sonra da klübe gitti nerd arkadaşlarıyla. Ho Rang’ı unutacağım diye danslar etti.

Meğer çılgın Bo Mi de orada değil miymiş ?

Se Hee Jung Mine gidip karısının arada o olduğu için zarar görmesini istemediğini söyledi.  Kızcağız kırıldı tabii, 12 yıl sonra sevgilini, görüyorsun ve söylediğin bu mu diyerek. Ay ben de olsam, ben de kırılırdım. İkinci kızları sevmeyiz kdrama severler olarak ama, şimdi doğruya doğru. Bir de öylesine bir ilişki değil, hamile kalmışsınız, çocuğunuzu düşürmüşsünüz ve muhtemelen bu sevgilinizin ailesinin yarattığı stres yüzünden olmuş, ve adam gelmiş karşınızda yeni karısı hakkındaki endişelerinden söz ediyor. Çok fena çok. Kız bir de” İtiraf ettin mi hoşlandığını?” diye sordu. Etmemiş. Üstelik eski sevgilisine de etmemiş.E duygusal kabızlık olduğunu hepimiz biliyoruz zaten.

Se Hee Ji Ho’nun sözlerinin onu ne kadar etkilediğini düşünürken babası da yememiş içmemiş, gelinin konuşmak için yanına çağırmış. Adam kızın tekrar yazmaya başlayacağını duyunca bir gözlerini belertti. Sonra şöyle dedi :

İşte o noktada dürüst Ji Ho’muzun ” Önce o işi yapalım da , bebeği sonra  bekleriz abonnim.” demesini duymak istemedim değil. Adamın yüzünün alacağı şekli merak ediyordum çünkü. Adam bir de “Sen gençsin ama Se Hee değil” , demez mi ! Ay sanki çocuk üç otuzunda. Taş gibi delikanlı, biz hepimiz şahidiz buna 🙂 İnanmayan varsa da işte kanıtı aşağıda :

Ji Ho sanırım bunun sözleşmeli bir evlilik olduğunu kayınpederine itiraf etti. Kayınpederi kredi parasını da vermiş ona. Başta almayacaktı, ama sonra neden para elindeydi orası sanırım gelecek bölüme kalacak.

Ji Ho bu bölüm yine The Graduate filmine atıfta bulundu. Filmi en az 10 kez izlediğini ama 17 yaşında göremediği şeyleri 20 yaşında görebildiğini anlattı Soo Ji ye. Kaçarken çok heyecanlı olan çiftin, otobüse bindiğinde çaresizce ne yapacağız diye düşündüğünü de. Şimdi Se Hee ile o durumda olduklarını düşünerek. Soo Ji Ma tepunnim ile buluştu sonra . Yaptığını anlattığında Ma tepunnimin tepkisi tam ondan beklediğim gibiydi. iyi yapmışsın deyip öptü tabii ki. Aslanım Ma tepunnim.

Ay en acıklısıda Se Hee’nin “Uri” biz yazan isim etiketli kolyeyi Goyangi’ye takmasıydı. Tam da kediciğin bir adı olmuştu, ama heyhat, her klişe kdramada olduğu gibi bu dizide de sondan 2 önceki bölümde bizimkilere ayrılık yolu göründü. Bu dizinin işlenişini seviyorum, ama birinci erkek, ikinci erkek, ayrılık sahnesi gibi sahneleri dizinin içine sokmasalardı, dizi çok daha iyi olacaktı. Şapşal Se Hee ” Biz” diye başladığı sözün sonunu getirebilseydi, belki kız “Bu evliliğe son verelim.” diyemeyecekti. Yani bu da “Halamın bıyıkları olsaydı, amcam olurdu.”sözüne döndü ya, neyse. Gelecek bölüm fragmanında acıklı sahneler bizi bekliyor. Telefon başında ağlaşmalar, sarhoş olmalar filan. Final de haftaya. Bu dizi kadar çabuk bittiğini hissettiğim dizi olmamıştı. Bölüm bölüm yazdığımdan mı, severek hep birlikte izlediğimizden mi nedir, 16 bölüme geldiğimize inanamıyorum. 30 bölüm de olsa zevkle izlerdim. Artık finali nasıl bağlayacaklar bekleyip göreceğiz. Her üç çift de birlikte mi olur, yoksa aralarından fire verir miyiz bilinmez, devamı haftaya 🙂

You may also like...

14 Responses

  1. Eslem says:

    Kaç zamandır bu bölüm yorumlarına yorum yazacağım yazamıyorum. İlk bölümü yazışınızdan beri severek takip ediyorum. İzlediğim bölümün özetini okumanın eğlenceli olacağını düşünmezdim ama yazış tarzınız çok samimi olunca keyifle okur oldum bu yazıları 😀

    Won Suk’a ben de bayağı bir oh olsun dedim. Utanmadan kızdan evlenmek için 12 yıl beklemesini istedi sonra da üstüne ayrıldı. Ho Rang ne yapsa azdır bu çocuğa bence 😀

    • Deli Ajumma says:

      Teşekkürler. Ben de diziyi çok sevdiğim için, özellikle iki başrolden de hoşlandığım için ilk kez bir diziyi bölüm bölüm yazmayı denedim. Gelecek hafta ana çiftin kavuşacağı kesin de Won Suk ve Ho Rang ikilisini ben de merak ediyorum.

  2. dilek says:

    Wun Sık ve Ho Rang ayrilsinlar, Se Hee sözleşmeli karısını kadroya geçirsin çebal. Ma başkan isini biliyor zaten. İyi vakit geçirdik ya ne çabuk bitiyor dizi.

  3. Derya says:

    Kore dizilerin de çok yeni biri sayılırım.. Tesadüfen sizin blog yazılarınızı okumaya başladım. Nokta atışı yorumlarınıza bayıldım 🙂 Ekstradan şunu da yazlamıydınız diyeceğim bir yer bırakmamışsınız.

    Bu bölüm çok keyifliydi ve bitiyor oluşu hüzünlendiriyor ( En azından beni 🙁 Devam etmeliydi ) Tadı damağımızda kalacağa benziyor, sonunu nasıl olacak merak içindeyim.

    Yorumlarınız için teşekkürler.

    • Deli Ajumma says:

      Teşekkür ederim. Kore dünyası fena alışkanlık yapıyor, diziyle başlıyorsunuz, dili ile devam ediyor, sonra ben bir Kore’ye gitsem diyorsunuz, bitmiyor 🙂

  4. ran says:

    Aynen ne çabuk geçti zaman ya haftaya final 🙁 bence ji ho sözleşmeyi bitirip adam akıllı bir ilişkiye başlamayı düşünüyor bir de se hee nin babasına ne dedi onu çok merak ediyorum aldığı kararla onun bir ilgisi olabilir. won suk ve ho rangtan bundan sonra anca seviyeli bir arkadaşlık olur, bo mi ile won suku zaten önceden de tahmin ediyordum dizinin sonunda da onlar birlikte olurlar herhalde. Diğer çifte zateb diyecek laf yok en istikrarlı onlar ma başkan sağolsun bam bam bam her şeyde netler 😀 şey garip gelmedi mi sizede ya se hee ile eski sevgilisinin birbirlerini hiç araştırmamaları sonuçta aynı şehirde yaşıyorlar illaki duyarlardı bir şeyler . Böyle işte bitti bitecek mutlu sonla bile bitse ya se hee ya da ji ho nun iç sesiyle biteceğini düşünüyorum ve ben kesin ağlayacağım 5-6 yıldır kore dünyasında varım belkide en sevdiğim dizi … şimdiden veda gibi oldu ama başka bir güncel diziyide yazsan keşke böyle keyifle izlerim, okurum!

    • Deli Ajumma says:

      Teşekkürler. Eğer yine sevdiğim bir dizi bulursam, bölüm bölüm yazarım. Yanlış anımsamıyorsam kız Amerika’ya gitmiş, ayrıldıktan sonra. Onun için iyice kopmuşlar. Zaten çocukta terk edildikten sonra kızın peşinden koşacak huy yok. Burnu düşse yerden almaz 🙂

  5. Elif says:

    Ajummacım senin de fikrini aliyim dedim..
    3. Kedi olarak, 2 aylık bir sarman sahiplendim adini Uri koyasım var ne dersin????şahane olur dimi??!!!??

    • Deli Ajumma says:

      Birincisi Sarman aldıysan Allah kolaylık versin, çoğu çok yaramaz ve huysuz olur, yaşlansalar da milletin elini ayağını paralamadan duramazlar. Hele de kaplan desenli dişiyse. Adı Uri olursa başkası bir şey anlamaz, ama sen hep bu diziyi anımsar ve gülümsersin 🙂 Benim bahçede beslediğim üç kedi var. İkisinin adları Japon Drama Pride dizisinden esinlenerek Aki ( Sonbahar ) ve Haru ( İlkbahar ) Daha önce de bir erkek kediye Gu Jun Pyo adını koymuştum, BOF’tan esinlenerek, aynı LMH’nun oradaki hali gibi huysuz ve erkeksiydi 🙂

  6. Elif says:

    Kaplan desenli gibi, dişi ve tüylücük:)) evet cok duydum huysuz olduklarını, teyzem de 4 sarman vardı ve veteriner gelince duvarlarda koşan kedi nedir gördüm – ögrendim☺️?.. aslinda japonca koyuyorum genelde tora, yuki, shiro, sayuri olan kedilerim vardi hatta bunun adini da kichi ya da sora koyayım dedim ama sonradan summer mi yoksa uri mi diye dusundum.. hala arıyorum isim…Haru da güzelmiş.. ya da japon filmlerdeki mülayim kadınların isimlerinden mi koysam??

  7. Elif says:

    Japonca kedi demek onu da dusundum ama ses hosuma gitmedi… dusunuyorummmm..
    Teşekkurler☺️İyi geceler✨✨

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

%d bloggers like this: