Yarin Yanağını Paylaşmak / Love Shuffle
Nazım Hikmet “Yarin yanağından gayri, her yerde, her şeyde, hep beraber ” demiş ya, işte bu dizide yarin yanağı da ortak yorobun. O nasıl oluyor diyenlere azıcık anlatayım. Biliyorsunuz ben aslında dizileri oyuncu bazlı izliyorum. Öte yandan Japon Dizi oyuncularını daha tanıyamadığım ve bildiğim oyuncu sayısı iki elin parmaklarını geçmediği için, Japon Dizileriyle ilgili blogları okuyorum bazen. Bir ipucu elde edebilirim diye. Daha izlemediğin pek çok Kore Dizisi vardır, onları izlesene diyenler, Japon Dramalarının da tadı başka. Hem çabucak bitiyorlar, hem de çoğu kez o basitmiş gibi görünen yapılarının altında derinlik oluyor. Bir de en sevdiğim bir Kore Dizisinin ele almaya çekineceği konularda dizileri olabiliyor. İnsan ilişkilerini kadın erkek ilişkilerini daha farklı inceleyip, insanın kendini sorgulamasına neden olabiliyorlar. İşte o yüzden Kore Dizilerinin aralarına Doramaları sıkıştırma nedenim budur.
Dün bu sitelerin hepsinde istisnasız söz edilen bir diziyi bitirdim. Herkes birbirine önermiş. Love Shuffle . Ben yine İngilizce izledim, ama baktım Yeppudaa sitesinde Türkçe altyazılı da var. 11 Bölüm ve 2009 yapımı. Yani yeni değil. Ama hala insanlar birbirlerine önerip izliyorlar. Demek ki farklı bir yanı var.
Aslında konu bize göre uç bir noktada. Kısaca anlatacak olursak Tokyo’da lüks bir binanın 28. katında oturan biri kadın dört sakin asansöre binerler, genel bir elektrik kesintisi nedeniyle asansörde kalırlar. Madem burada sıkışıp kaldık , bari birbirimizi tanıyalım derler. Bir psikolog, ( Masata Kikuta ) üç dil bilen bir çevirmen ( Aralarındaki tek kız, Airu Aizava ) nişanlısının zengin babasının şirketinde çalışan, aslen çok da iyi bir üniversiteden mezun olmayan bir yönetici ( Kei Usami, nişanlısı onu terkedeceğini söylemiştir ) ve çapkın bir fotoğrafçı (Ojiro Sera , çoklukla model fotoğrafları çekmektedir ) olan apartman sakinlerinin aşk hayatlarının pek iyi gitmediğini ortaya çıkar konuştukça. Sonra psikolog olan bir şey teklif eder. İki ay süreye partnerlerini değiştirecek ve süre sonunda başka partnerle mi olacaklarını, yoksa kendi partnerlerine mi döneceklerini düşüneceklerdir.
İşte bu noktada bizim ülkede yapılacak şey bellidir. Bunu teklif eden adam öldürülür, artık bıçak mı olur, silah mı, yoksa doğrudan çıplak elleriyle mi boğar sevgilisine sulanıldığını düşünen erkek bilemem, sonra paşalar gibi girip cezaevinde yatar, zaten hafifletici nedenlerden indirim de almıştır, 15 yıl dolmadan çıkar büyük ihtimalle. Ama bu bir Japon dizisi dostlar. Hoş Kore Dizilerinde de bu tarz olaylar olmuyor değil. Örneğin Jealousy Incarnate‘te biliyorsunuz kız önce sunucuya aşıktı, ondan sonra chaebol arkadaşıyla çıktı, sonra bir karar veremedi “İkinizle de aynı anda çıkayım da, bir düşüneyim.” dedi. E pek çok dizide de iki ya da üç kardeşe birden yüz vermiyor mu hanım kızlarımız. Ay düşünsen neler çıkar. Neyse işte bu dört kişinin de partnerleri kendilerinden tuhaftı. Toplamda sekiz kişiydiler.
Kei Usami’nin zengin ve de saftirik bir o kadar da kararsız bir nişanlısı vardı. Mei. Adam dizi boyunca keçi gibi mei mei diye bağırındı durdu. İçlerinde en düzgün karakterli, normal ilişki yanlısı , duyarlı olan o gibi duruyordu. Ben daha önce kendisini hiç izlememiştim. Aslında çirkin bir adam ama sevimli. Hiroshi Tamaki. Nişanlısını da Shihori Kanjiya oynuyor. Şimdi bir baktım, aslında ben bu kızı Buzzer Beat’de izlemişim. Tam olarak neydi anımsanıyorum bile. Tomohisa Yamasita ne menem bir oyuncu diye görmek için izlediğim o dizide daha önce Hero 2′de izlediğim Keiko Kitagawa’da vardı ki kendisi bu dizide utangaç, nerd bir işadamı rolünü oynayan Daigo’nun karısı gerçek hayatta. Daigo dizide kadın apartman sakininin sevgilisi Yukichi. Aslen de BREAKERZ rock grubunun üyesi. İşte hemen karısıyla evlilik fotoğraflarını koyalım :
Psikolog Doktoru Shosuke Tanihara oynuyordu. O da intihar eğilimli hastasıyla katıldı bu eş değiştirme olayına. 20 yaşına gelince intihar edeceğini söyleyen Kairi çok güzel resim yapıyordu ve ölüm meleğini görebildiğini söylüyordu. Dizi boyunca pek az konuştu, ama en etkileyici tiplerden biriydi. Doktorumuz da lahana gibi çok katmanlıydı, soydukça neler neler çıktı içinden.
Çapkın fotoğrafçının birlikte olduğu bir evli kadın vardı, yukarıda fotoğrafı olan. Kadını başta nemfomanyak sandım, çünkü bütün erkekleri sıradan geçirdi. Seksle aşkın iki farklı şey olduğunu savunan bir de kocası vardı, herşeyden haberi olan. Sonra kadının derdinin başka olduğunu anladık. Kocasının kendilerine kızacağını sanan çocukların toptan özür diledikleri sahne en komik sahnelerdendi :
Fotoğrafçı çocuk fotoğrafını çektiği insanların en derin sırlarını ortaya çıkarıp sonra fotoğraflarını çekiyordu ki, başarısının sırrı burada yatıyordu. Dizi boyunca geldiği nokta ibret alınacak bir noktaydı. Kendisi Hana Yori Dango üyelerinden biriymiş, ama ben henüz Japon Versiyonunu izlemedim BOF’un. Evet dizide karizmatik bir erkeği oynuyordu ama, ben biraz apaçilere benzettim tipini 🙂
Çevirmen kızımızı Karina oynadı. Tomboy , dürüst, patavatsız, siniri burnunda bir kızı oynuyordu. Ben o karakterini sevdim, o yüzden şimdi başka bir dizisini izliyorum kendisinin.
Dizide aslında aşk meşkten öte, arkadaşlık, insan ilişkileri, evlilik, sevgili , bir arada yaşama sorunları, iş hayatı, hatta cinsiyet rolleri pek çok şey ele alındı. Her çiftin dinamiği farklıydı, bir çift karşılıklı kıtır kıtır buz yerken, bir diğeri yatağa girdi filan. Erkeklerin ve kadınların aralarındaki ilişkiyi de izledik. Hele esas dörtlünün, yani aynı apartmanda yaşayanların dostluğu çok şekerdi. Koridora çilingir masası kurup pijama partileri bile yaptılar akşamları:
Dizide kim kiminle bitirecek bu işi diye son bölüme kadar merak ettim. Sonundaki seçimlerden de memnun kaldım diyebirim. Kadınlardan en çok “Ai Ai” Airu’yu sevdim. ( Karina ) Erkeklerin her biri kendi çekicilik alanına sahipti. Ojiro’nun mesleğini yapma biçimine bayıldım. Usami’nin zengin kadının kocasına söyledikleri çok hoşuma gitti. Sorumluluk sahibi olmasına, zengin kadın için bilardo oynamasına, barınaktan minik köpeği almasına, dört baba adayı varken bir şeye gereksinimin olursa beni mutlaka ara diye ortaya atılmasına, cebindeki tüm parayı harcayıp ressam kıza panda kazanmaya çalışmasına hayran kaldım. Daigo’nun saflığı ve arkadaşını koruyup kollaması hoşuma gitti. terapistin çok katmanlı kişiliğini merakla izledim. İlginç bir diziydi vesselam. Yazıyı ” Yay Panda” diyerek bitirmek istiyorum, izleyenler bilir, izlemeyenler de izleyince öğrenir 🙂
İlk izledigim japon dizisiydi.eline saglik
Teşekkür ederim 🙂