Ayrı dünyaların insanlarının da çevreden soyutlanmış ortamlarda birbirlerinin ruh eşi gibi hissetmeleri çok rastlanan bir şeydir aslında, ama gerçek dünya dediğimiz şeye dönünce ilişki yürümez, ya da belki yürür onu da bilemeyiz tabii. Aynı bu dizinin finalinde “Acaba yürüdü mü yürümedi mi ?” diye sorguladığımız gibi.
Dokuz bölümlük Netflix dizisi, Doona, ya da Lee Doona Bae Suzy ve Yang Se Jong’un başroılleri paylaştığı bir dizi. Yönetmeni Lee Jung Hyo benim beğenerek izlediğim pek çok dizinin de yönetmeni. Hangileri mi ? In Need of Romance 2012 , A witch’s Love , Criminal Minds ,Life on Mars , Romance is a bonus book ,Crash landing on you .
Benim sıkı okurlarım ve Twitter takipçilerim bilir, benim Bae Suzy ile yıldızım pek barışık değildir. Kötü oyuncu olduğundan da değil, nedense izleyemiyorum. İyi oyuncu olup da izleyemediğim bazı oyuncular var, nedendir bilmiyorum. Ama bu dizide kendisini beğendim, sigara içtiği bölümler hariç. Sigara sahneleri -ki karakterin yalnızlığını vurguluyordu, yani önemliydi-olmamıştı nedense. Suzy burada şarkı söyleyemediğini düşündüğü için grubundan ayrılmış , yalnız başına yaşayan ünlü bir idolü oynuyordu. Geri dönüp dönmeyeceği henüz belli değildi. O süreçte üst katına üniversite öğrencisi Lee Won Jun ( Yang Se Jong ) taşındı.
Yang Se Jong’u en son Doctor Romantic 2’de izlemiştim. Yani üç yıl olmuş resmen. Burada taşradan gelmiş üniversite öğrencisini canlandırmış. Bence Suzy ile kimyaları tutmuş, hoşuma gitti ikisini sevgili olarak izlemek. Epeydir romantik Kore dizisi izlememiş olmamın etkisi de olabilir. Ama Suzy’i izleyip de diziyi bırakmadıysam, kötü değildir onu söyleyeyim.
Dizide Doona’nın menajeri ve aşık olduğu kişiyi oynayan da Lee Jin Wook’tu. Misafir oyuncuydu tabii. Soğuk ve sinirilleti bir tipi oynamış, pek sevilesi değildi. I need Romance 2012 başrol oyuncusu olduğu için yönetmenle daha önce çalışmışlığı da var tabii.
Won Jun’un lise aşkını oynayan Ha Young’u izlemişim önceden, ama pek anımsayamadım.
Dizi finali açık uçlu. Neti araştırırsanız bir dolu teori var, uzun uzun ipuçları vermişler filan yok şöyle, yok böyle diye. Ben pek takılmadım, süreci izlemek hoşuma gitti. Yönetmen bu tarz aşk hikayelerini iyi yönetiyor bence. Ayrıca gerçekçi olmayı da seven bir yönetmen, bu da artısı tabii. Merak ettiyseniz bir göz atın derim.