“ Kader herkese acımasızdır.” Doom at your Service
Diziyi bitireli çok oldu ama yazmaya anca fırsat bulabiliyorum. Dizi fantastiğin dibi olduğu için bu kez yoboya önermedim bile, oturup paşa paşa kendim izledim. Başrol oyuncuları da Seo In Guk ve Park Bo Young olunca konuya filan takılmadım. Her ikisinin de son dizilerini seyretmemiştim. Seo In Guk’un dizisi Kimura Takuya’nın dizisinden uyarlama olduğu için ve ben dizinin orijinalini çok sevdiğim için, izleyemedim. O diziyle ilgili yazım işte şurada. Park Bo Young’ın dizisi ise hoşuma giden bir fantastik dizi konusu değildi, onu da es geçmiştim. Yani ikisi de özlenmişti, iyi oldu.
Dizinin bir de ikinci çifti vardı ki aslında en az ilk çift kadar ilgimi çekti. Lee Soo Hyuk ve Shin Do Hyun çifti ile 5urprise’dan Kang Tae Oh’u da sayarsak bu aşk üçgeni kendi dizisini hak ediyordu.
Şimdi efendim konuya gelince, Seo In Guk Yıkım karakterini oynuyor. Zaten maşallah üstüne bir karizmatik haller gelmiş, yakıp yıkılmayacak gibi değil 🙂 O bakışlar , o duruşlar yakıyordu yani. Park Bo Young’da ailesini küçükken bir kazada kaybetmiş, erkek kardeşi ile birlikte teyzesince yetiştirilmiş bir editör kız. Teyze annenin ikiz kardeşi bu arada. Ama herkesi memnun etmek ve ne çekerse çeksin sesini çıkarmamak gibi bir karakteri var garibimin.
Şimdi Myul Mang, ya da Park Bo Young’ın ki onun da karakterinin adı Tak Dong Kyung-‘un verdiği isimle Kim Sa Ram / İnsan yani, azrail gibi yıkım getiren bir varlık, ama insan olmadığı gibi Tanrı da değil. İki arada bir derede kalmış. İkisi arasında haberci gibi bir şey. Tanrı rolünde de sevimsiz Jung Ji Soo oynuyordu. Yanlış anlaşılmasın kız değil, dizideki karakter sevimsiz.
Park Bo Young dizinin başında beyninde tümör olduğunu ve üç aylık ömrü kaldığını öğrenir. Misafir oyuncu rolünde oynayan Kim Ji Seok erkek arkadaşıdır. Onun da evli olduğunu ve karısının da hamile olduğunu öğrenir. patronundan azar işitir şu olur bu olur ve bir yıldız kayarken sarhoş sarhoş dünyanın yok olmasını diler. Bay Yıkım bunu duyar, koşar gelir. Bundan sonrası iyice çorba. İşte kıza ağrı çekmemesi için yardımcı olacağını söyler, bileğine kırmızı bir bileklik bağlar. Bir sözleşme yaparlar, Dünyanın sonunun gelmesi ile ilgili, bundan vazgeçerse en sevdiği kişi ölecektir, bu arada birbirlerine aşık olurlar, o zamanda yok olacak kişi Myul Mang olur falan da filan. Tabii bu en basit şekli. Arada ikinci hikaye, kızın iş güç dünyası falan filan derken dizinin sonu gelir.
Bu üstteki de Nam Da Reum. Yazarlardan birini oynuyordu,nunasından da hoşlanıyordu azıcık.
Dizide hem kızın doktoru, hem de yazarlardan birini Lee Seung Joon oynuyordu.
Şimdi diziyi bir yerden sonra bırakanlar olmuş. Ya da bir olmamışlık vardı diyenler. Ben önce sonu gerçekçi değildi diye düşündüm. Sonra “ Saçmalama ajumma , dizinin neresi gerçekçiydi ki , finali olsun !”dedim kendi kendime. Ben diziyi severek izledim, çünkü satır aralarını okursanız, çok dersler vardı.
Örneğin kız duygularını ifade edemeyen, üzgünse üzüldüğünü bile söyleyemeyen, elindeki parayı harcamayan , ezildiğinde hep alttan alan bir kızdı. Ama işte ölümün ne zaman geleceği belli olmuyor, o kadar da kasmaya gerek yok. Sonra ikinci hikayede Kang Tae Oh güçlü görünmeye çalışmış durmuş, ama zorlanıyorum , seni özledim filan diyebilseydi, sonu bambaşka olurdu.
Myul Mang beyciğim diyor ki “Ölüm hiç bir şeydir, korkutucu olan yaşamı dolu dolu yaşamamaktır”
Yok olan şeylerden söz ederken de, “ Kaybolan şeylerin çoğu güzeldir.” demekte.
Yazımızın başlığı “Kader herkes için acımasızdır.” da yine diziden güzel bir söz.
Yıkım bey kızın erkek kardeşini oynayan Dawon’a “ Yalnızsan yalnızım de, işler zorsa ona göre davran, Her zaman kuvvetliymişsin gibi yapma.” dedi bir bölümde, ki böyle yapanımız da çoktur. Dawon RoWoon’un grubu SF9’dan, bu da ilk rolü sanırım. Ben beğendim. Grup yeni bir oyuncu çıkardı demektir bu.
Tak Dong Kyung’ın da söylediği etkileyici bir şey vardı. “ Hayatta öğrendiğim bir şey herhangi bir şey için “sonsuza kadar” diyemeyeceğimizdir. Birini sonsuza kadar sevmek neredeyse imkansızdır. Ama birini sonsuza kadar kaybetmek olasıdır.Ama biz hep sonsuza kadar sürmeyecek şeyler için yaşarız. Örneğin rüyalar bunlardandır, hatıralar ve pişmanlıklar da. Ya da aşk için, başka insanlar için yaşayan bazı kişiler de.
Tabii dizide arkadaşlığın, biriyle ilgilenmenin, ailenin önemi sık sık vurgulandı. Sevdiği için canını verebilecek kadar sevmenin önemi de.
Dizinin ikinci aşk öyküsünü izlediğimde epeydir izlemekten kaçındığım Lee Soo Hyuk’u yeniden sevdim ve kendisinde müthiş bir romantik komedi potansiyeli olduğunu hissettim. Bu dizide ikinci erkek olmayıp, kendisine ayrı bir aşk hikayesi yazılması çok iyi olmuş. Çünkü beyimizi ikinci erkek görmekten gına gelmişti bana. Kızın kankası rolünü oynayan yazar kız da çok güzel bir kızdı.
Şarkıcı olmak için çabalayıp duran, ama kaderin şarkıcıdan çok oyuncu yaptığı Seo In Guk dizi için bir parça seslendirdi. Çocuğun on parmağında on marifet, böcek gözlü yakışıklı, hastasıyız! 🙂
In Guk Beyimizin şarkısı Distant Fate. Full albüm de şurada.
Merhaba. Yazınızın bazı kısımlarında aynı noktalarda durduğumuzu belirtmek istiyorum. Değindiğiniz yerler nokta atışı sayılır yani ama ben eleştirinin insanı hep daha ileriye attığına inanarak , kendi şahsi kelime ve düşüncelerinize daha çok yer vermeniz gerektiğini düşünüyorum. Yanlış anlaşılmasın yazınızı çok sevdim ama bir şeyler eksik mi yoksa seçilmiş olan diziden mi kaynaklı bilemiyorum ama çok da etkili bir yorum olduğunu söyleyemeyeceğim. Yine de çok faydalı oldu, teşekkür ederim. Emeğinize sağlık.
Niye , yazıda başkasının görüşlerine yer veriyormuş gibi mi gözüküyorum ? Beklentiniz neydi bilemiyorum ama ben dizinin satır aralarında insan ilişkileriyle ilgili pek çok ipucu bulunduğunu belirttim, bir de oyuncuları sevenlerin diziyi sevebileceğini anlatmaya çalıştım. Dizi bir baş yapıt değil, tekrar tekrar dönüp dönüp izlenebilecek bir dizi de değil, dolayısıyla benim için bu kadar yorum yetip de arttı bile. Daha çok sözümün olduğu diziler oldu, olacak da. Ama benim için bu dizi bu kadarlıktı. 🙂 Ama yorum sayfası dahasını belirtmek isteyenlere her zaman açık .