Park Hae Jin ve Seo Kang Joon’u peynir yapıp, seyirciyi fare yerine koymak / Cheese in the trap

1

Son günlerin en çok seyredilen ve tartışılan dizilerinden biri sonunda ağzımızda kekremsi bir tat bırakarak bitti. Tuzağa düşen tüm fareleri kaçırarak hem de.

Park Hae Jin diziye birinci erkek, Seo Kang Joon da ikinci erkek olarak başladı. Dizinin sonlarına doğru diziyi kim izlese Seo’yu birinci erkek, Hae Jin’i ikinci erkek olarak gördük. Bu ikili şimdiye kadar daha çok ikinci erkekleri oynayıp, dizilerin sonunda hayal kırıklığına uğramışlardı. Şimdi en azından biri mutlu olur diyorduk ki kazın ayağının öyle olmadığını bu deneyimle hep birlikte gördük. Dizimizin tanıtım videosunda Park Hae Jin peynir, Kim go Eun ise fare olarak yer alıyordu.

3

Başrol kızımız yeteneğini son zamanlarda Gong Yoo’nun bile “onunla oynamak istiyorum” diyerek onayladığı Kim Go Eun idi. Kızıl ve dağınık saçları dizi boyunca bana şunları bir toplayayım hissi verdiyse de, (zaten Kang Joon Getol köpek tüyü dedi çıktı yavrum -) giderek gözlerim alıştı. Ayrıca kız doğal saçlarıyla daha zeki duruyor nedense. Üstelik bence siyah saçla daha da çekici.

24

Park Hae Jin’i ben My Love Fom the Star’da izlemiştim. Hep niyetlenmeme rağmen Dr Stranger’a bir türlü zaman ayıramamıştım. Şimdi bir de Bad Guys çıktı sıraya giren. Hae Jin ilginç bir yüz yapısına sahip. Psikolojik tedavi gördüğü için askerlikten muaf tutulan, bu konuda tartışmalara neden olmuş bir oyuncu. Ruh durumunun sallantıda olmasından mı nedir, sanırım bu tarz rollere seçiliyor. Bu dizide de güldüğünde bir tuhaf hissettim kendimi. Aslında oynaması gereken rolün tüm koşullarını taşıyordu, iyi bir seçim yani. Yine de ciddi olup, kuşku uyandırdığı sahneler güldüğü sahnelerden daha inandırıcı geldi bana.

11

Seo Kang Joon’a gelince onu Cunning Single Lady’de izledim. Başlangıçta bal gibi bir karakter iken sonlarda kötüleşmeye başlayan ikinci erkek olmuş, beni sinirlendirmişti. Ama ne yaparsa yapsın o yüz hatlarıyla çok büyük avantajı var. İki erkek de yaşlarından genç gösteriyorlar bir Asyalı lütfuyla. Seyredip de neşelensek olmaz mıydı, halbuki tüm dizi bir çekişme, bir hır gür ile geçip gitti, izleyici açısından tabii. Bu dizide son zamanlarda hiç olmadığı kadar taraflara bölündü izleyici. Hem de dünyanın her yerinde. Sunbae’ciler/ Jung’cular ve In Ho’cular olarak. Her blogda, her yorumda bir taraf, Sunbae şeytan In Ho melek,diğer taraf  In Ho kaypak, Sunbae dürüst, o haklı, bu haksız didişip durdu.  Tabii sanki bize sormuşlar gibi, kızı hangisi alacak tartışmasına girdik hemen. Genellikle ikinci erkek adına bu tip tartışmalara girilmez, ikinci erkeğin avucunu yalayacağı bilinir çünkü. Öte yandan izleyiciye bu güveni veren bir şey vardı ki kızı In Ho’nun kapabileceğini düşündüler.

21

Öncelikle şunu söyleyelim. Bu gibi durumlarda kız ne isterse o olur, çocuklar ne kadar debelenirlerse debelensinler, tabii ki klasik Kore dizilerinde. Bu dizi öncelikle bir webtoondan alınma. yazarı Soon Ggi. Başlangıçta da oyuncular webtoon senaryosuna benzer bir çekim olacağını düşünerek bu işe girmişler. Özellikle de başta pek gönlü olmayan Park Hae Jin. Fakat senaryoda değişiklikler olup, Park Hae Jin’in sahneleri Seo Kang’a verilmeye, dahası, Park Hae Jin’in sahneleri kesilmeye başlanmış. Biz bu durumu dizide birinci erkeğin sahnelerinin dış kapının mandalı düzeyine geldiğinde fark ettik. Zaten dedikodular da ayyuka çıkmıştı. Yapımcı kadının Seo Kang Joon’a aşık olduğu bile söylendi. Park Hae Jin’in menajeri ve tabii kendisi ne oluyoruz dedi. Ödül geziye davet edilmediği söylendi. Kendisi ben zaten gidemeyecektim, o yüzden beni aramamışlardır diye yanıtladı.  Bu kadar tartışmanın üzerine şunu söyleyelim, aslında dizinin başından sonuna dek kadın karakter Seol’ün gönlü hiç In Ho’dan yana kaymadı. onu hep bir arkadaş, yardımcı, dost olarak gördü. Onun ilgilendiği sunbae idi ve onun hakkındaki kuşkularına kafa yordu. Şimdi bütün bunları geçip azıcık diziye odaklanalım.

Phim Bẫy Tình Yêu tập 7 vietsub (Cheese in the Trap ep 7)

17

ders

15

10

Park Hae Jin dizide zengin bir chaebol çocuğu, adı Yoo Jung’tu. Ama dizide sürekli sunbae aşağı sunbae yukarı geçti, kızdan bir sınıf üstte olduğu için. Çocukla kız çıkmaya başladılar, bu sunbae teranesi yine sürdü gitti, kız bari oppa diyeydi. İkinci erkek In Ho ve Baek In Ha ki o da ikinci kız olmaya niyetliydi ama sunbae hiç oralı olmadı, iki kardeştiler. Jung’un babası aile dostu doktorun torunlarını kimsesiz kaldıklarında, çocuğuna arkadaş olsun diye eve getirmiş ve birlikte büyümüşler. Yalnız bir süre sonra babanın çocukları gerçekte neden eve getirdiği anlaşılıyor. Zaten spoilerın dibine vurduk, bari her ayrıntıya girmeyelim. Hae Jin başta sırlarla örtülü bir genç adamdı, herkes ne olduğunu, kim olduğunu merak etti, dizinin ortalarına doğru küçüklüğüyle ilgili bazı ayrıntıları gördük, ama bunlar onu anlamamıza yetmedi, dahası yaptıklarına doğru düzgün bir açıklama da getirmedi. Seol ile olan sahneleri ise keçi boynuzu tadında ilerlemeye devam etti. Biz kendi dizilerimizden asıl çifte önem verilmemesi konusuna aşinayız, ama bu bir Kore dizisinde olunca insanlar çileden çıktı. Hatta bazılarımız “Uğursuzluğumuzu buraya da bulaştırdık.” bile dedi.

Kızımız beklenildiği gibi fakir, habire part time işler yaparak okul parasını kazanmaya çalışıyor. Küçük bir lokantaları olan ailesi erkek kardeşine daha çok değer veriyor, kızların okuması hakkında pek de takıntılı değiller. Bu Korelilerle ortak noktalarımızdan biri de kadınlara değer vermemeleri. O yakışıklı değer bilir gençleri, erkekleri dizilerde görüp, aman ne biçim erkek bunlar diyoruz ama gerçekte sokaktaki adam kadına ikinci sınıf insan muamelesi yapıyor Bunu pek çok dizide de görüyoruz, filmde de, üçüncü sayfa haberlerinde de. Daha önce dayakla filan ilgili atasözlerinden söz etmiştim sanırım Kim Hyun Joong olayı söz konusu olduğunda , yani al bizim öküzleri vur bunların öküzlerine.

anne

Seol’ün anne ve babası damatlarına bakarken

Başrol erkeğimizi anlatmayı en sona bırakarak- derinlikli işlemek lazım çünkü- diğer karakterlerden söz edelim azıcık. Bu üçlüden Baek In Ha tam anlamıyla manyaktı bence. Sevgi açlığı içinde büyümüş, hayallerinden vazgeçme noktasından sonra para düşkünü , şımarık, başkasının sırtından geçinen bir tip olmuş. Bu kızı seyredip sevimli bulan da vardı.O ciyak ciyak bağırmalarından sonra ve In Ho’nun paralarını her alıp gidişinde, kendisine her bir şeyler aldırmak istemelerinde kızı bir temiz dövmek istedim. Kızın o kadar şeyi yaptıktan sonra o sünepe oğlanla olacağı düşüncesi de senaristin gerçekten kafayı yediğini gösteriyordu, nasıl bir bakış açısıdır bu?  O huyda bir kız o çocukla takılır mı? Asla. Bu arada kızımızın It’s OK That’s Love’da Lee Kwang Soo’nun sevgilisi olan çatlak kız olduğunu fark eden oldu mu ? Lee Sun Kyung yani. Üstelik diziye başladığında Lee Kwang Soo’ya “Oppa” derken bitmeye yakın “cagiya” demeye başladığına dair rivayet var, çıkıyorlarmış sanki bir aralar. Kız her yerde Lee Kwang Soo oppasından sitayişle söz ediyormuş. Şimdi gençler bunu anlamaz, övgüyle yani. Lee Sun Kyung gerçekten iyi oyuncu, dizide ister istemez herkesin ilgisini çekti.

18

14

It’s Ok That’s Love’dan bir sahne :

In Ho bence yetenekli, yeteneğinin verdiği kendini beğenmişliği yenememesi tek zayıf noktası olan, ama duyarlı, neşeli, kalender, içindekini hemn dışına vuran, sevdiği insan söz konusu olduğunda gözü bir şeyi görmeyecek kadar fedakar bir tatlı çocuktu. Jung hakkında kötü konuştuğunda bile hem haksız değildi, hem de işin içinde bir miktar paylaşmak istememenin getirdiği bromans vardı. Buna karşılık Jung’un intikamı çok acı oldu. Demek içinde ne kadar kin biriktirmiş ki, çocuk dayak yerken soğukkanlı bir biçimde ortamdan ayrılıp gidebildi. Sosyopat olmak da bunu gerektirir zaten.

kavga

Bu kavga sahnesinde elektriklerini azıcık attılar, ama In Ho hiç piyano çalamasaydı bu bile olmazdı.

Şimdi kızın peşinden ne diye koştu sevgilisi varken dediler. İkinci erkek olmak bunu gerektirmez mi zaten Kore Dizilerinde ? Her delikten çıkacaksın. E başka dizilerde ikinci erkek bezdirir, bu yine pek çok noktada kendisini geri çekti. Ama o yaşta genç olmak demek, hele de nişanlı, evli değilse sevdiğiniz onunla olmak için elinden geleni yapmayı gerektirir. Ayrıca aşık olmak demek zaten kendini tutamamaktır. Bir nevi çılgınlık halidir, mantıklı olmasını beklemek saçma bir şeydi, rahip mi yoksa keşiş mi bu çocuk ? Nitekim kendisini geri çekmek istediği zamanlarda da Seol üstüne üstüne geldi, bir türlü gidemedi. Ayrıca Seol onunla birlikteyken çok eğleniyordu. Ne kıskançlık krizlerine giriyordu, ne de baskı kurmaya çalışıyordu başrol erkeğimiz gibi. Dolayısıyla pek çok izleyicinin gönlünü çelmesi de bu yüzdendir. Örneğin birlikte piyano çaldıkları sahne gözüme çok hoş görünmüştü. Orada kızı öpseydi, sahne bu denli etkileyici olmazdı. Bir tutkuyu paylaşabilmek gibisi yoktur çünkü. Kız In Ho’ya aşık değildi bir kez daha tekrar ediyorum, ama seyircinin en az yarısı ,kız keşke In Ho ile olsa diye içinden geçirdi bu da bir gerçektir.

Sunbae  ile tüm dizi boyunca eksiklikleri buydu belki de. Ne zaman bir araya gelseler bir kavga, bir çekişme, bir kendini ifade etmeye çalışma durumu. Belki kaçamak bir öpücük, sarılma. Ama paylaştıkları bir hobi bile yoktu. In Ho ile kızın ders çalışmaları bile arkadaş olma adına bir artıydı. Tabii Hae Jin’in kurtarıcı rollerinden bir kısmını kalkıp Seo Kang’a ’ya yazmak da In Ho’nun göze daha hoş görünmesine neden oldu. Şimdi doğruya doğru. Bence yapımcı bu çekişmeli ortamdan, izleyici kavgasından taraf tutulmasından, dizinin konuşulmasından hoşlandı. O yüzden de fırına verdi odunu, verdi odunu.

6

5

Kızımız biraz saftirikti. İyi niyetliydi de, o yüzden okulda arkadaşları ile iletişiminde, ödev grup çalışmalarında şunda bunda başına çok şeyler geldi. Bu noktada bir parantez açmak istiyorum. Okul adam gibi okul, üniversite yaşamı da çok gerçekçiydi. Öyle BOF’taki filan gibi öğretmenlerin görünmediği, öğrencilerin ders çalışmadığı, ödev yapmadıkları habire cafe, lokanta, bar takıldığı bir ortam yoktu. Çocuklar ders alabilmek için bilgisayarın başında zamanla yarıştılar, gruplarındaki tembel öğrenci yüzünden düşük notlar aldılar, parası olmayan dönem izni aldı şu bu. Kızın banliyö gibi bir yerde oturup saatlerini yollarda geçirmesi, kalabalık tren, metrolarda tacize açık olması, okulda kullanıldığını bile bile yüzü tutmayıp sesini çıkaramaması gayet gerçekçiydi. Kızın sunbae hakkındaki çelişkili düşüncelerini de iyi yansıtmışlardı bence. Kızcağız çocuk onu öpecek diye ağzını kapattığı noktadan, aman ne olacak canım, aileme bir yalan atar tatile gelirim, herkes böyle yapmıyor mu noktasına geldi, sunbaenin bile ağzı açık kaldı, çocuğun resmen nutku tutuldu.

cover

bo

42

Stalkerımız

43

Kızımız uyukluyor metroda

40

Kızı paylaşamazken

39

Copy cat kavgası

41

Nuna kızmış

36

Bu çocuk da ayrı problemdi, ama bazı doğru tespitleri de vardı

35

Bu çocuk hem köteklikti, hem de insan bazı noktalarda acımadan edemiyordu, adi Sang Chul

9

Bu ders alma safhaları

Şimdi gelelim Sunbaeye. Şimdi kimse o haklıydı, yaptıkları çok doğruydu, onun yerinde kim olsaydı bunları yapardı, o bir melektir demesin. Zaten senaryo da onun melek olmadığı üzerine kuruluydu. Adam karanlık tarafa geçmeye bir tık kalmış Darth Vader kapasitesinde bir Luke Skywalker’dı arkadaşlar. Adamı çekici kılan da bu özelliğiydi itiraf edelim. Eğer bu özelliği iyi işleselerdi ve biz bu karakterin niye böyle olduğu hakkında arka planı görebilseydik, en azından nedenlerini, geçmiş yaşamını filan iyice irdeleselerdi, örneğin bir anne figürü yoktu ortalıkta. Baba da kendisi gibi olmasın istiyordu oğlu, sanki sosyopatmış gibi. Adamı da o kadar sıradan seçmişler ki, o çocuğun o adamın oğlu olmasına imkan yok. Ayrıca adamın yüzünde IQ yoktu, nerde kalmış bizim çocuk gibi zeki, saman altından su yürütücü bir şey olsun. Ben olsam baba rolünü Choi Won Young’a verirdim. Hello Monster’da da unutulmaz bir tip çizmişti. O zaman sunbaenin niye böyle olduğu konusu inandırıcı olurdu işte.

choi

Herkes birilerine kızıp bozulabilir. Sunbae’nin intikamları sınırı aşıyordu. Onu sevmeyenler de bu noktada acımasız buldular. Gidip yüzleşseydi, açık açık kavga etseydi dediler. Ama o zaman da dizi anlamsız bir şey olurdu. Sunbaenin bu tutarsız, ya da kendi içinde tutarlı, ama acımasız davranışları, empati yapamaması, kendisini ufacık yaşından beri hep haklı görmesi onu farklı kılıyordu. Sunbae için sanırım her şey ya siyah ya da beyazdı gri diye bir şey yoktu hayatında. Seol ile olan ilişkisinde de değişmedi, sadece her ne ise kendisini daha fazla açtı, Seol’e gerçek yüzünün bir kısmını gösterdi, o da hepsini değil. Seol ile beraber olmaya devam etseydi, onun için her işi halletmek yine kendi yöntemlerine göre olacaktı, bu da Seol’e zarar verecekti. Bunu anladığı noktada ilişkiyi bitirdi. Aslında dizi kendi içinde mantıklı ve gerçekçi bitti. Bizim kaldıramadığımız klasik Kore dizileri gibi onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine sonu görememekten kaynaklanıyor. Ben ayrıca Hae Jin karakteri daha incelikli işlenseydi dizinin tadından yenmez olacağını düşünüyorum. Sunbaenin düzelip, kızı sevmeye hazır hale geleceği bahanesi de inandırıcı değildi bence. Kalsaydı ve bu engeli birlikte aşmaya çalışsalardı olabilirdi. İçine kapanık, kendisini Seol’den başkasına açmamış bir karakter 3 yıl Yurtdışında kalacak, kimbilir ne menem işlerin arasında kişiliğini değiştirecek. Üstelik son bölüme kadar da kişiliğinin mükemmel olduğuna ve kendisini kimsenin anlamadığına inanan ve bunu savunan adam bir kaza ile yüzde yüz değişti yani. O zaman terapiye gitseydi.

Bir de o kaza sahnesi neydi Allahaşkına ? Kaburgası kırılıp, başını çarpmış birinin neresinden aktı o kadar kan? İnek kesmişler gibi kan akıtmışlar resmen, o kadar sinir bozucu sahnede gülesim geldi.

20

Camuş boğazlamışlar arkadaşlar 🙂

Yan karakterlerden Nam Joo Hyuk sevimliydi de, nunayı pek sevemedim ben. Çocuğun yanında pek yaşlı kalmıştı sanki.  Zaten bu aralar tüm dizileri nunalar sarmış durumda. Descendants of the Sun hariç Song Song çifti yani, diğerlerini pek sevemiyorum. Gerçi Sung Joon’un yaşından büyük, Jang Nara’nın da yaşından küçük göstermesi, her iki diziyi de izlenir kılıyor,( Madame Antoine ve One More Happy Ending ) yine de örneğin Jin Woon’u kendisinden 38 yaş büyük bir ajumma ile düşünemiyorum, çocuğun da midesi döndü zaten. O dizide 3 erkek de nuna ile, One More Happy Ending’de aynı yaşta bir çifti oynuyorlar ama gerçekte Jung Kyung Ho  2 yaş küçük, O dizide Yoo Inna’da bir çıtır buldu, ama Allahtan kız sevimli.

nam

nam2

Ben bir de webtoon’un nasıl biteceğini merak ediyorum. Sözde bu son webtoon’un  sonuymuş, iyi de paylaşamadıkları son bu muydu? Dizinin yarısına kadar sunbae esrarengizliğini tırmandırdılar, sonra da bir yere bağlayamadan bitirdiler. Uyuz In Ha ile sevimli In Ho mutlu oldu, Sunbae 3 yıl maillerini bile okumayıp Kore dönüşü okumaya başladı, mantıklı bir son mu bu ? Kız da bu arada şef olmuş, aman ne güzel. Eski tas eski hamam Kezban Kezban yaşıyor.31

Aslında böyle durumlarda gerçekte neler olduğunu merak ediyorum. Yani ne oldu da böylesine merak uyandıran bir dizi bu durumlara düştü? Yapımcı Seo’ya mı aşıktı, webtoon yazarıyla olan anlaşmazlık mı etkili oldu, Hae Jin’i Çin pazarı için mi kullandılar? Asıl konu neydi ? Tabii bu arada Hae Jin her ne kadar birinci erkek de olsa, Bir Jo In Sung, Bir Gong Yoo ya da So ji Sub kadar istediğini yaptırabilecek düzeyde değil, bir beş yıl kadar sonra belki.

City Hunter, Rooftop Prince, Yong Pal dizilerinden sonra sonundan hoşlanmadığım bir başka diziydi Cheese in the trap. Kızın In Ho ile olmasını zaten beklemiyordum, dizinin gidişatına ve kızın duygularına göre olsaydı komik olurdu zaten ama, senaryoyu Jung’u  daha iyi anlatır biçime getirip çekselerdi, sonunda kavuşmamaları beni o kadar da mutsuz etmezdi. Gerçi okunan bir iletiyi göstermekle bir nevi yeşil ışık yakmış oluyorlar, ama çift arasındaki sorunlar olduğu gibi duruyor. Bizde olsa ikinci üçüncü sezon olur, her şeyi dibine kadar eşelerlerdi. O arada Seol 3 kez kaçırılır, belki tecavüze uğrar, ya da ramak kalmışken iki erkekten birince kurtarılır, Jung sarhoş bir anında In Ha ile yatar, In Ho’ da beşbininci sevgilisiyle mutsuz anlar geçiriyor olurdu. Şimdi aklıma Jung’un Hulusi Kentmen misali In Ho’ya para teklif etmesi geldi de Seol’ü bırakırsan veriririm diyerek, al Türk filmini vur Kore dizisine diyesim geldi. Yine de ben 16 bölümlük Kore Dizilerini yeğlerim, atlatın Cheese in the Trap’i ,  Descendants of the Sun çifti pek şukela, onu izleyin anacım.

You may also like...

2 Responses

  1. Gk says:

    Bu diziyi sonuyla ilgili yorumun nedeniyle bitiremedim ama problemli insanlara (!) düşkünmüyüm neyim, Park Hae Jin’i çok beğeniyorum( bu nedenle 36 blm çin draması Faraway Love’ı bile seyrettim) ve cheese in the trap’in film versiyonunu izledim.Dizinin de en sivri , vurucu kısımlarını kapsıyordu film ve yaklaşık 1,5 saat. Sonunu farklı bitirmişler filmin, tam senin istediğin gibi.Jung bir sosyopat şüphesi uyandırıyordu ama kendisini “babam benim değişik olduğumu düşünüyor”diye ifade etti ama kız onu çok beğendiğini ve kabul ettiğini, birlikte tüm problemleri halledebileceklerini söylerek bitirdi.
    Anlattığın aşamalardan ve dizinin tatmin etmeyen sonunu bağlamak için webtoon’un finalinden sonra çekmiş olabilirler..
    Bu haliyle bana, atıfta da bulunduğun gibi Hello Monster’ı hatırlattı, belki PHJ aşkıyla ama ben beğendim…

  2. Rm says:

    Ben bu diziye neden bilmiyorum ama bayılıyorum gerçekten beni çeken bişeyler var bu dizide tüm eksiklere rağmen bütün oyuncuları da çok sevdiiim….

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

%d bloggers like this: